Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 2875 parsel sayılı taşınmaza davalının kendi parseline yüksek duvar yapmak suretiyle müdahale ettiğini, güneş ışığının engellendiğini, manzarasının kapandığını ileri sürüp komşuluk hukukuna aykırı elatmanın önlenmesine, duvarın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaza müdahalesi olmadığını, duvarı güvenlik amaçlı olarak kendi parseline yaptığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının komşuluk hukukuna aykırı duvar yapmak suretiyle müdahale ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 2875 parsel sayılı taşınmazda davacı ve dava dışı kişilerin paydaş iken yargılama sırasında yapılan imar uygulaması sonucu oluşan 8520 ada 1 parselde davacının müstakil malik haline geldiği, davalının ise komşu 2876 parselde paydaş olduğu 2876 parselin diğer paydaşlarının ise davada yer almadıkları, ayrıca, davacıya ait binanın imar uygulamasından önce de, imar sonrasında da davalı parseline taşkın halde olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, davalı taşınmazda yapılan duvarın evinin güneş almasını engellediğini, yağmur sularının binasına zarar verdiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; Çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir.
O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.
Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur.
Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar biçimde mahkemece hükme yeterli araştırma ve incele yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Öte yandan; yıkım istekli davalarda yıkımı istenilen taşınmazın tüm kayıt maliklerinin davada yer almasında zorunluluk vardır.
Hal böyle olunca; öncelikle yıkılması istenen duvarın yer aldığı 2876 parsel sayılı taşınmazın diğer paydaşlarının davada yer almasının sağlanması, ondan sonra davacıya ait imar parseli sınırları gözetilerek yukarıdaki ilkeler uyarınca araştırma yapılması,davalı taşınmazında yer alan duvarın davacı taşınmazına bir zarar verip vermediğinin açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,24.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.