Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kök murisin paydaş olduğu 415 parsel sayılı taşınmazın imar görmesi neticesinde oluşan 4 parça taşınmazın her nasılsa yalnızca mirasçılardan olan davacılar adına tescil edildiğini, yapılan tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı M.Ö., açılan davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Davalı Ş. Ö., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, idari işlemin ayakta olduğu, idari işlem iptal edilmedikçe tapu iptal ve tescile karar verilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Davacılar, kök murisin paydaş olduğu 415 parsel sayılı taşınmazın imar görmesi neticesinde oluşan 4 parça taşınmazın her nasılsa yalnızca mirasçılardan olan davacılar adına tescil edildiğini, yapılan tescillerin yolsuz olduğunu ileri sürerek, payları oranında tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Mahkemece, imar uygulamasının esası olan idari işlemin hukuksal varlığını koruduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa; iddianın yukarıda özetlenen içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibari ile dava imar uygulamasına yönelik olmayıp, davacılarında kayıt malikinin mirasçısı olduğu iddiasına, diğer bir deyişle ketmi verese, sonuç itibari ile yolsuz tescil iddiasına dayalı olduğu sabittir.
O halde; bu tür bir davanın idari işlemin iptali veya varlığıyla bir ilgisi bulunmamaktadır.
Ne varki, eldeki dava tüm mirasçılara yöneltilmediği gibi, davacıları da mirasçı gösteren veraset belgesi hasımsız bir dava sonucu verilmiştir.
Hal böyle olunca; davacılara önel verilerek, hasımlı veraset belgesi almak üzere dava açmalarının sağlanması, açtıkları takdirde eldeki dava için bekletici mesele yapılması, zorunlu dava arkadaşlığı nedeniyle diğer mirascıların da davaya dahil edilmeleri, anılan hususlar tamamlandıktan sonra işin esası hakkında hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.