Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden maliki oldukları 426 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını komşu 425 ve 429 sayılı parselleri tasarruf eden ve malikleri olan davalıların ekip biçmek suretiyle işgal ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesini istemişlerdir.
Davalılar, 426 sayılı parsele herhangi bir müdahaleleri bulunmadığını, kendi yerlerini kullandıklarını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, bir kısım davalıların, davacıların paydaşı oldukları taşınmaza elatmalarının sabit olduğu gerekçesiyle davalılar V., M., M. ve A. yönünden davanın kabulüne, davalılar D. ve H. yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar ve bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davalı D."un taşınmaza müdahalesinin olmadığının saptandığı gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine, kayıtla ilgisi olmayan davalılar V., M., M..ve A.yönünden davanın kabulüne, davalı H.K."nun ise çekişmeli taşınmazda paydaş olduğu gerekçesiyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, dava konusu 426 parsel sayılı taşınmazda davacılar ile birlikte davalı H."ın paydaş oldukları kayden sabittir. Davalı D."un, taşınmaza herhangi bir müdahalesinin saptanamadığı gözetildiğinde bu davalı yönünden davanın reddini, davalılar V., M., M. ve A.."nin kayden davacıların paydaşı olduğu taşınmaza haklı ve geçerli nedenleri olmaksızın elattıkları keşfen belirlenmekle, bu davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalılar V. ve M."in tüm, davacıların D."a yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, 426 parsel sayılı taşınmazın paydaşları arasında fiili kullanma biçiminin oluştuğu, taşınmazın fiilen 5 parçaya bölünerek herbir paydaşın kullandığı ayrı bir bölüm bulunduğu, krokide D harfi ile gösterilen kısmın davalı H. ve dava konusu edilen yerlerin ise davacıların payına özgülenen yerler olduğu sonucuna varılmaktadır. Davalı H.., dava konusu parselde paydaş olduğu gibi komşu 429 sayılı parselde de paydaş olup anılan parseldeki tasarrufu sırasında davacı Ü..A..."a özgülenen ve krokide "A1" ile gösterilen yere de elattığı keşfen saptanmıştır.
Öyleyse, bu bölüm yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.