Esas No: 2010/13950
Karar No: 2011/1688
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13950 Esas 2011/1688 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, miras bırakanın bazı taşınmazları davalı eniştesine mal kaçırma amaçlı olarak sattığını iddia ederek tapu iptali, tescil veya tenkis isteğinde bulunmuştur. Mahkeme, bu iddiaları kabul ederek temliklerin muvazaalı olduğuna karar vermiş ve tapu iptali ve tescil istemlerini kabul etmiştir. Ancak dava açılan taşınmazların dışındaki diğer taşınmazlar için müdahil olan mirasçıların talepleri ayrı bir dava olarak ele alınması gerektiği belirtilmiştir. Kararda HUMK'nun 74. ve 428. maddeleri ile Türk Medeni Kanunu'nun 28. ve HUMK'nun 53. ve takip eden maddeleri detaylı bir şekilde açıklanmamıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BURSA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/08/2010
NUMARASI : 2008/60-2010/390
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan H..Y.."ın 7 parça taşınmazdaki payları ile 888 ada 1 parselin tamamını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla aynı akitle davalı eniştesine satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini ileri sürerek, miras payı oranında tapu iptali, tescil veya tenkis isteğinde bulunmuştur.
Bir kısım mirasçılar; 7 parça taşınmaz yönünden temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu bildirip, miras payları oranında tapu iptali ve tescili, 888 ada 1 parselin ise kök muris K. tarafından miras bırakan H.."ye temlik edildiği iddiası ile mirasta denkleştirmenin sağlanması için kök muris K...mirasçıları adına tescili isteminde bulunarak davaya müdahil olmuşlardır.
Davalı; iddiaların yersiz olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; müdahillerin 888 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kök muris K.. mirasçıları adına tesciline ilişkin istemlerinin reddine, muris H.."nin yapmış olduğu temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle bu yöndeki istemlerin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ve asli müdahiller vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkin olup, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu mahkemece belirlenmek suretiyle davacı H..O.."ın payı oranında açmış olduğu davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.
Diğer taraftan, 888 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde parselin tamamı dava konusu edildiğine ve davacının kendisine ait olduğunu ileri sürdüğü pay bakımından müdahiller asli müdahale talebinde bulunarak bu pay da hak iddia etmişlerse de bu konuda mahkemece yapılan inceleme ve araştırma sonucu iddianın sübut bulmadığı gerekçesiyle müdahillerin isteklerinin reddine karar verilmiş olması da doğrudur.
Ne var ki, davada pay oranında iptal tescil istenildiği halde HUMK"nun 74.maddesi hükmü gözardı edilerek istek aşılmak suretiyle karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, Türk Medeni Kanununun 28.maddesi hükmü uyarınca ölümle hukuki şahsiyetin son bulduğu ve tapu sicillerinin tutulması kamu düzeni ile ilgili olup ölü kişi adına tescil kararı verilemeyeceği ilkesi gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması isabetsizdir.
Öte yandan, HUMK"nun 53 ve takip eden maddelerdeki düzenlemeler uyarınca feri müdahale olanaklı ve 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 26/D maddesinde davaya asli müdahale usulü kabul edilmişse de genel usul hükümlerinde asli müdahele yönünden bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Açılan davaya bu istisnai durum dışında asli müdahale talebi doktrin, yargıtay uygulamalarıyla ve yerleşik içtihatlarla benimsenmiştir. Buna göre, açılan bir davaya dava konusu edilen şey hakkında tarafların dışında hak iddia edilerek o şeyin kendisine ait olduğunu ileri süren ve harcını yatırmak suretiyle davaya dahil olan kimsenin hukuki durumu asli müdahildir. Değinildiği üzere, asli müdahalede dava edilen müddeabih esastır. Anılan müddeabihin dışına çıkılarak dava konusu edilmeyen hususta hak talebinde bulunulmasına asli müdahale yoluyla yasal olanak yoktur. Bir başka ifade ile asli müdahale dava konusuyla bağlantılı olarak tarafların dışında müstakil hak arama durumudur.
Somut olaya bu ilkeler çerçevesinde bakıldığında davacı kendi miras payını dava konusu etmiş, oysa asli müdahale talebinde bulunan diğer mirasçılar 5463 ada 1 parseldeki 5 ve 6 nolu 4764 ada 78 parseldeki 4 ve 5 nolu, 3890 ada 1 parseldeki 10 nolu 5916 ada 28 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümler ile 5809 ada 88 parseldeki davacı payının dışında kalan ve dava konusu edilmeyen paylar yönünden hak iddiasında bulunarak asli müdahale talebinde bulunduklarına göre, bu taşınmazlar bakımından müstakilen açılan bir dava bulunmadığından aynı dava içerisinde asli müdahillerin taleplerinin dinlenmesine olanak yoktur. O halde bu taşınmazlar bakımından asli müdahillerin taleplerinin müstakilen bir dava olarak düşünülerek eldeki davadan tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydının yapılması suretiyle davanın tedvir ve intaçı gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması da doğru değildir.
Bu durumda müdahillerin temyiz talepleri yerinde değildir, reddine.
Davalının temyiz itirazları ise değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.