Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalı adına olan 462 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek, tapu iptal ve terkin isteğinde bulunmuştur.
Davalı,davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “ ...değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilmek suretiyle işin esası ve yargılama masrafları yönünden bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca kesinleşen kadastro tespitiyle dava tarihi arasında 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Öyleyse, davacı Hazinenin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, yargılama sırasında yürürlüğe giren 11.1.2011 tarih 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle değişik 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesindeki “... yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği” hükmü getirilmiştir.
Anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın mahkeme kararını temyiz etmemesine karşın yargılama giderlerinden sorumlu tutulup tutulmayacağının irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 16.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.