Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 8 daireden oluşan 4 katlı binasının bulunduğunu, binanın iç yapı eksikliklerini gidermek için davalıya verdiğini, işi biten davalının taşınmazı teslim etmeyerek pansiyon olarak işlettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiş, aşamalarda ecrimisil miktarı yönünden dava dilekçesini ıslah etmiştir.
Davalı, çekişme konusu yerin bir kısım inşaat işlerini yaptığı halde, davacının parasını ödemediğini, bu alacağına karşılık davacının onayı ile taşınmazı pansiyon olarak işlettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmadan müdahalesinin sabit olduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delillere ve tüm dosya kapsamı ile kayden davacıya ait taşınmazı, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın kullandığı belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteminin kabul edilmiş olması doğrudur. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davalının ecrimisile ilişkin temyizine gelince; davalının çekişme konusu taşınmazı su ve elektrik aboneliğinden anlaşıldığı kadarı ile 2005 tarihinden beri kullandığı, bu süre zarfında davalının taşınmazı kullanımına davacı tarafından ses çıkarılmadığı, bu konuda bir ihtar veya uyarıda bulunmadığına göre, kullanmanın muvafakata dayalı olduğu, dava açılmakla muvafakatın geri alındığının kabulünde zorunluluk vardır. Bir başka ifadeyle taraflar arasında Borçlar Kanununun 299 ve devamı hükümleri gereğince şifahi olarak ariyet bağıtı kurulduğu ve aynı yasanın 304. maddesi hükmüne göre de dava açılmakla akde son verildiği (akdin feshedildiği) kabul edilmelidir. Buna göre, davalı taraf fuzuli şagil olarak nitelendirilemez. Öyleyse fuzuli şagilin (haksız işgalcinin) taşınmazı kullanmasından dolayı taşınmaz malikine ödemekle yükümlü olduğu haksız işgal tazminatı olan ecrimisilden sorumlu tutulamayacağı sabittir. O halde, ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile ecrimisile hükmedilmesi doğru olmadığı gibi, kabulü göre de; ecrimisil istemli davalarda ancak dava tarihine kadar gerçekleşmiş olan zararın istenebileceği, dava tarihinden sonra gerçekleşmesi muhtemel zararın ayrı bir davanın konusunu oluşturacak olması karşısında, dava tarihinden sonraki dönemi kapsar biçimde ecrimisile karar verilmesi de isabetsizdir.
Davalının temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulü ile, HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA; alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,16.02.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.