Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 24.9.2007 tarihinde satın alarak kayden maliki olduğu 8979 ada 11 parsel zemin kat 8 bağımsız bölüm nolu depolu dükkana davalının kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, çekişmeli taşınmazın önceki maliki ile aralarında mevcut kira sözleşmesine istinaden uzun süredir kiracı sıfatıyla pastane işletmek suretiyle kullanmakta iken 25.9.2008 tarihinde davacıya teslim ettiğini, Mart 2008 dahil tüm kira bedellerini önceki malike ödediğini taşınmazın el değiştirdiğini Temmuz 2008 tarihinde öğrendiğini, önceki malikle kira ilişkisi nedeniyle haksız işgalden söz edilemeyeceğini belirtip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının çekişmeli taşınmazı yargılama sırasında tahliye etmesi nedeniyle elatmanın önlenmesi talebinin konusu kalmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacının ecrimisil isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 8979 ada 11 parsel zemin kat 8 nolu depolu dükkanın N..U..adına kayıtlı iken, 24.9.2007 tarihinde satış suretiyle davacı banka adına tescil edildiği, 8.2.2002 tarihli kira sözleşmesi ile de Y.. U..tarafından davalıya pastahane olarak kullanılmak üzere kiraya verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 6570 Sayılı Yasanın 7/d maddesi hükmü uyarınca davacı Halk Bankasının çekişmeli taşınmazı edindiği tarihten itibaren 1 ay içerisinde ihtarname keşide etmek suretiyle 6 ay sonra tahliye davası açabileceğinde kuşku yoktur.
Oysa davacı Halk Bankası, yasada öngörülen 1 aylık süre içinde ihtarname keşide etmemiş, 28.08.2008 tarihinde ihtarname çekmiştir. Öyle ise, kira akdinin uzadığı ve buna göre davalının taşınmazı tahliye tarihinin 8.2.2010 tarihi olacağı da tartışmasızdır.
Bu durum karşısında davanın açıldığı tarih itibariyle davalının kiracı olma sıfatının devam ettiği kuşkusuzdur. O halde, davalıyı fuzuli şagil olarak kabul etmek olanaksızdır.
Ne varki, davalının 25.09.2008 tarihinde, dava açıldıktan sonra ve kira süresinin hitam tarihinden önce dava konusu taşınmazı terk ettiği gözetildiğinde, mahkemece;“elatmanın önlenmesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde kurulan hüküm doğrudur. Ancak, davalının dava tarihi itibariyle kiracılık ilişkisinin devam ettiği nazara alındığında, fuzuli şagil kabul edilmesi mümkün olmadığından davanın açılmasına sebebiyet verdiği düşünülemez. Aynı zamanda davalının taşınmaza haksız elattığından söz edilemeyeceğine göre, kendisinden ecrimisil de istenemeyeceği açıktır. Tabiidir ki, davacının kira bedellerinden kaynaklanan varsa bir alacağı ayrı bir davaya konu olacağı da kuşkusuzdur.
Davalının, bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.