Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalı adına kayıtlı 114 ada 2 sayılı parselin kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapunun iptali ve elatmanın önlenmesi, yıkım istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğine işaret edilerek bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Karar, Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, kadastro tespit tarihi ile dava tarihi arasında 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa"nın 12/3.maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin geçtiği saptanarak, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacı Hazinenin öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Diğer taraftan, yargılama sırasında yürürlüğe giren 11.1.2011 tarih ve 6099 sayılı yasanın 16.maddesiyle değişik 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde; “... yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği...” hükmünün getirilmiş olması karşısında, yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılması da doğrudur.
Öte yandan; kural olarak davacının davasında haksız çıkmış olması halinde, davalı lehine yargılama gideri ve avukatlık ücreti tayini gerekeceği açıktır.
Ne varki, genel kuralın istisnası olarak hak düşürücü sürenin hukuki niteliği, yerleşik yargıtay kararları ve yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği hususları birlikte gözetilerek, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine avukatlık ücreti tayin edilip edilemiyeceğinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar bir verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.
Davacı Hazinenin, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.2.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.