Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13218 Esas 2011/1037 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13218
Karar No: 2011/1037

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13218 Esas 2011/1037 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalıya ait bir taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı iddiasıyla tapusunun iptalini isteyen davacının, önce davanın reddine karar verilmiş, ancak daha sonra yapılan yargılama sonucunda yine davanın reddine karar verilmiştir. Dava, Kıyı Yasası'ndan kaynaklanan bir tapu iptal ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkin isteğiyle ilgilidir. Kararda, 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın 12/3 maddesi hükmüne bazı ilave hükümler getiren 5841 sayılı Yasa düzenlemeleri gözetilerek davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir. Ancak yargılama giderleri ve avukatlık ücreti bakımından karar bozulmuş, davalı tarafın bu giderlerden sorumlu tutulması kararlaştırılmıştır. Sonrasında ise Kadastro Yasası'nın 36. maddesi (36/A md.) hükmüne ilave edilen 16. maddesi hükmünde kadastroya dayalı işlemlerden dolayı yapılan davalarda davalı tarafın yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulmayacağı hükmü öngörülmüştür. Kararın detaylı açıklaması için 3621 sayılı Kıyı Yasası ve 3402 sayılı Kadastro Yasası'nın ilgili maddelerine bakılabilir.
1. Hukuk Dairesi         2010/13218 E.  ,  2011/1037 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 07/07/2010
    NUMARASI : 2010/118-2010/227

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, davalıya ait Yenimahalle 1 ada 2 parsel sayılı taşınmazın idarece belirlenen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak dava tarihinde davacının haklı olduğu, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa uyarınca dava reddedildiğine göre, davalının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı tarafça süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi  raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü
    Dava; 3621 sayılı Kıyı Yasası’ndan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup yerel mahkemenin önceki kararı ile 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve kesin hüküm halini almamış eldeki davalara da uygulanması öngörülen 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 12/3 maddesi hükmüne bazı ilave hükümler getiren 5841 sayılı Yasa düzenlemeleri gözetilmek suretiyle davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin yerel mahkeme kararı benimsenmiş ve bu yönü itibariyle önceki karar kesinleşmiş ancak her davanın açıldığı tarihteki koşullara tabi olacağı ilkesi gözetilmek suretiyle yargılama giderleri ve 1957 tarih, 6/17 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bu giderlerden sayılan avukatlık ücreti bakımından karar bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
    Gerçekten de bozma kararına uyulmuş olmakla tarafları yararına usulü kazanılmış hak oluştuğuna göre bozma ilamında değinilen hususlar gözetilerek gerekli karar ittihazı zorunlu hale gelir. Mahkemece de bu husus benimsenerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş ise de 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 36. maddesi (36/A md. ) hükmüne ilave edilen 16. maddesi hükmünde kadastroya dayalı işlemlerden dolayı açılacak davalar neticesinde davalı taraf davayı kaybetse dahi yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı hükmü öngörülmüş, 17. maddesi ile de anılan hükmün uygulanma zamanı infaz aşamasına kadar uzatılmıştır. 
    Hemen belirtilmelidir ki; yürürlüğe giren Yasa hükmünün geçmişe şamil olarak uygulanması öngörüldüğünde anılan bu husus kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eder. Nitekim anılan 6099 sayılı Yasanın eldeki davalara da uygulaması gerektiği gözetildiğinde somut olayda hazine yararına usulen kazanılmış bir haktan sözetme olanağı yoktur. Esasen kararın davalı tarafından temyiz edilmemiş olması da neticeye etkili değildir.
    Hal böyle olunca; 6099 sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle bir değerlendirme yapılarak yargılama giderleri ve avukatlık ücreti konusunda bir karar verilmek üzere hüküm bozulmalıdır.
    Davacı hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.02.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

    Hemen Ara