Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/352 Esas 2011/1006 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/352
Karar No: 2011/1006

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/352 Esas 2011/1006 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/352 E.  ,  2011/1006 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : MERSİN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 27/07/2010
    NUMARASI : 2010/90-2010/392

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, satın almış olduğu 729 parsel sayılı taşınmazının, haklı bir nedeni olmaksızın davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. 
    Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, taşınmazın yargılama aşamasında  temlik edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığı gerekçe gösterilerek karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının, çekişme konusu 729 sayılı parseli 08.01.2010 tarihinde İsa ve H.. O..’dan satın almak suretiyle edindiği ve TMK 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak davalı aleyhine eldeki davayı açtığı, davalının ise davacının bayiinden taşınmazı kiraladığı ve bu gerekçeyle kullandığı savunmasında bulunduğu, mahkemece de kira ilişkisinin varlığı kabul edilerek neticeye gidildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere özel yasa hükümleri saklı kalmak koşuluyla, gerek taşınır gerekse taşınmaz mallara ilişkin kira sözleşmelerinin geçerli olması hiçbir biçim koşuluna bağlı değildir.Kira sözleşmeleri yazılı veya sözlü yapılabileceği gibi zımni (üstü kapalı) olarak ta vücuda getirilebilir. Yeter ki taraflar kira sözleşmesinin esaslı unsurlarında anlaşmış olsunlar. Nitekim bu kural l8.3.l942 tarih 37/6 sayılı inançları  birleştirme kararında açıkça vurgulanmıştır.
     Ne varki, kira ilişkisi bir hukuki fiil (vakıa) değil, bir hakkın doğumuna, değiştirilmesine veya ortadan kaldırılmasına neden olma niteliği itibariyle bir hukuki işlemdir.
    Bu nedenle, dava değeri 40 TL yi aşan (23.6.1996 gün ve 4146 Sayılı Yasa uyarınca) sözleşmeler hakkında tanık dinlenilebilmesine olanak tanımayan HUMK’nun 288. maddesi 21.7.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5219 Sayılı Yasanın 2/b maddesi ile değiştirilmiş ve tanıkla ispat yasağı 400 TL’nin üzerine yükseltilmiştir. Bu oran, 5219 ve 5236 Sayılı Yasalara göre yapılan katsayı artışı sonucu 2006 yılı itibari ile 430 TL, 2007 yılında  460 TL, 2008 yılında 490.-TL, 2009 yılında 540.-TL, 2010 yılında yani davanın açıldığı ve karara bağlandığı tarihte 590.-TL olmuştur. Bu düzenlemeye göre, bu miktarın üzerindeki sözleşmeler hakkında tanık dinlenmesine olanak yoktur. Kira sözleşmesinin varlığı ancak, yazılı delille ispat edilebilir. Hemen belirtilmelidir ki, sözü edilen miktar, yıllık kira tutarına bakılarak belli edilir. Sözlü kira sözleşmesi kurulduğu yolundaki savunmanın, ilgilisine (davalıya yada davalılara) yemin teklif etme hakkı verebileceği; ayrıca HUMK’nun 292 ve 293. maddelerinde değinilen ayrıcalıklarında gözetilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek davalının gerçekten taşınmazı kiracı sıfatıyla kullanıp kullanmadığının saptanması, sonrasında davalının davanın açılmasına neden olup olmadığının değerlendirilmesi ve buna göre yargı giderlerinin hüküm altına alınması  gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek davacının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmuş olması doğru olmadığına göre davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  07.02.2011  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi

    Hemen Ara