Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13770 Esas 2011/631 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/13770
Karar No: 2011/631
Karar Tarihi: 24.01.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/13770 Esas 2011/631 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2010/13770 E.  ,  2011/631 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KEŞAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 13/07/2009
    NUMARASI : 2006/328-2009/242

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakanı babası M..’nın maliki olduğu 2598, 2682,3846,2414 parsel sayılı taşınmazları oğlu N.’a, 2407 parsel sayılı taşınmazı da gelini Kadriye’ye ölünceye kadar bakım akti ile temlik ettiğini, temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek 2598, 2682,3846 ve 2407 parsel sayılı taşınmazların tapularının miras payı oranında iptali ve adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar, bakım borcunun yerine getirildiğini, temliklerin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi poru okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan M...’nın maliki olduğu 2682, 2598, 2407 ve 3846 parsel sayılı taşınmazları 13.08.1998 tarihinde ölünceye kadar bakım akdi ile davalıların miras bırakanı babaları N..ve anneleri K..’ye temlik ettiği, davacının bu temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
    Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
    Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
    Somut olaya gelince, N..’un davalıların babası, K...’nin ise anneleri olduğu ve miras bırakan M...’dan önce öldükleri, her ne kadar ölüm tarihine kadar aynı avlu içinde miras bırakanla beraber oturmuşlar ve miras bırakanın sağlığında bakım koşulunun yerine getirilmediğine dair bir itirazı ve davası yok ise de, yukarıda değinilen ilkeler gözetildiğinde mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca, ölünceye kadar bakım akdine konu edilen taşınmazların değeri ile, miras bırakanın terekesinin değeri tespit edilerek oranlanması ve temlike konu edilen taşınmazların tüm terekeye nazaran makul sınırlar içinde olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılması, bu şekilde miras bırakanın temlikteki amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davada pay oranında istekte bulunulduğu halde, HUMK’nun 74. maddesi hükmü gözardı edilerek istek aşılmak suretiyle dava dışı mirasçıları da kapsayacak şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
    Davalıların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,24.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara