Esas No: 2010/8624
Karar No: 2011/302
Karar Tarihi: 18.01.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2010/8624 Esas 2011/302 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KDZ.EREĞLİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2010
NUMARASI : 2009/569-2010/166
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar miras bırakanları G.. U.."ın 2, 8, 28, 48 ve 154 parsel sayılı taşınmazlardaki payını mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı gelinine tapuda satış suretiyle temlik ettiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlar, bilahare bir kısım davacılar davadan feragat etmiştir.
Davalı, mirasbırakanla aralarında önceden noterde düzenlenen ölünceye kadar bakma aktinin gereğinin yerine getirilmesi amacıyla işlem yapıldığını, mirasçıdan mal kaçırmak amacının bulunmadığını, mirasbırakanın bakıma muhtaç durumda olduğunu,ölünceye kadar kendisinin baktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacılardan F.. ,G., A..ve Ş.."ın davasının feragat nedeniyle reddine,,diğer davacılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.01.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat İ..Ö..geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın, feragat eden davacılar yönünden reddine, diğer davacılar bakımından iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden,toplanan delillerden; davacının miras bırakanı G.."nün, maliki olduğu 2, 28, 48, 154 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını Kdz. Ereğli 2. Noterliğince düzenlenen 1.11.2000 tarihli ölünceye kadar bakma aktiyle gelini olan davalı D.."ye temlik ettiği ve aynı Noterlikce aynı gün düzenlenen 1.11.2000 tarihli vekaletname ile de davalının kızı olan torunu N.. U.. vekil tayin ettiği; vekil N.. tarafından, miras bırakanın ölünceya kadar bakma aktine konu anılan taşınmazlardaki payları ile birlikte 8 sayılı parseldeki payının 28.12.2006 tarihinde satış suretiyle davalı D.."ye temlik edildiği; davacıların, yapılan bu temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, özellikle tanık beyanlarına göre, davalı D.."nin, son yıllarında yatalak hasta durumunda bulunan, gözleri görmeyen miras bırakana uzun süre baktığı aksi sabit olmayan dosya kapsamıyla tartışmasızdır.
Anılan bu olgu dikkate alındığında, miras bırakanın vekalet vermedeki amacının, davalı ile arasında yapılan ölünceye kadar bakma aktine hayatiyet kazandırma amaçlı olduğu düşünülmeli ve kabul edilmelidir.
Aktin, bu şekilde ve bu amaçla gerçekleştirildiği kabul edildiğinde koşulların gerçekleşmesi halinde 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulacağı kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere, ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusuda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu"nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.
Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.
Ne var ki, Mahkemece, bu yönde bir araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılmış değildir
O halde, yukarıda değinilen ilkeler gözetilerek iddia ve savunma doğrultusunda taraf delillerinin toplanması, toplanan ve toplanacak delillerin birlikte değerlendirilmesi, miras bırakanın temlikteki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırmak amaçlı olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikat ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü H.U.M.K."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.