Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, iştirak halinde malik olduğu 467 parsel sayılı taşınmaza davalı Köy Tüzel kişiliğinin ağaçları kesmek, kozalakları toplamak suretiyle tasarrufuna engel olduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının iştirak halinde malik olduğu çaplı taşınmaza, davalı köy tüzelkişiliğinin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın elattığının keşfen sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece; toplam 2700 m²’lik yer bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; elatmanın önlenmesi davalarında mahkemece yapılması gereken iş dava tarihinde davalı tarafın çaplı taşınmaza elatmasının bulunup bulunmadığı, elatma var ise nereye isabet ettiğinin kadastral yöntemlere uygun biçimde yapılacak ölçümle açıkça saptanmasından ibarettir.
Somut olayda; davacı belirtme yapmaksızın taşınmazına köy tüzelkişiliği tarafından elatıldığı, kendisinin kullanımına engel olunduğunu ileri sürerek dava açmış mahkemece 09/05/2007 tarihli yapılan keşif sonrası düzenlenen 17/05/2007 havale tarihli fenni bilirkişi rapor ve krokisine göre ; dava konusu 467 parselin doğu cephesinde 902 ila 39 nolu poligon noktaları arasında kırmızı renkle boyalı bölüme davalının elattığının sabit olmasına göre davalının itirazı üzerine yeniden yapılan keşif sonrası 13/04/2009 havale tarihli rapor ve krokiye göre A harfi ile gösterilen 901 ila 6 nolu poligon noktaları arasında yer alan 789.39 m2 yere elatıldığı bildirilmiş ayrıca 1. keşifte sözü edilmeyen ve 2528.65 m2 ‘lik yüzölçümündeki (B) harfi ile işaretli kısımda da kozalakların davalı Köy tüzelkişiliği tarafından toplandığı beyan edilmiştir. İlk keşif ve keşif sonucu hazırlanan krokili rapora davacının herhangi bir itirazı bulunmadığına göre 13.04.2009 tarihli krokide (B) harfi ile işaretli bölümün ilk krokide kırmızı ile renklendirilmiş bölümü hariç artık eldeki dava bakımından hüküm konusu yapılması mümkün değildir. Ancak yukarıda da değinildiği üzere taşınmazın doğu cephesinde davalının elattığı ileri sürülen bölümün belirlenmesi açısından mahkemece gerek kapsamı gerekse miktarı bakımından açık çelişki bulunmasına karşın bu çelişki giderilmemiştir.
Hal böyle olunca; mahkemece yerinde yeniden keşif yapılarak davalının dava tarihi itibariyle elattığı yerin neresi olduğunun ve miktarının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde saptanması, davacının ilk keşfe itiraz etmemesi ve kararı da temyiz etmemesi nedeniyle davalı yararına oluşabilecek usulü kazanılmış hak da gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan neden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.