Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 28 ada 35 parsel (89 ada 5 parsel) sayılı taşınmazının yaklaşık 516 m²’lik kısmına davalının bahçe ve ikametgah olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “.... Davacı, Vakıflar Bölge Müdürlüğü olup, harca tabi olduğunda kuşku yoktur.Her nekadar 5737 Sayılı Vakıflar Kanununun 77.maddesinde “… tüm iş ve işlemleri, her türlü vergi, resim, harç ve katılım payından istisnadır” hükmüne yer verilmiş ise de, anılan hükmün yargı harçlarını kapsamadığı Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2008 tarih ve 2008/18-777 esas, 2008/788 sayılı kararı ile sabittir.Oysa somut olayda, dava açan davacı idareden gerek başvuru, gerekse nispi harç tahsil edilmemiştir. Harç ikmali sağlanmaksızın davanın devamına ve yargılamanın sürdürülmesine 492 Sayılı Harçlar Yasasının 30.ve 32.maddeleri hükmü gereğince yasal olanak yoktur.Hal böyle olunca, gerek başvurma harcı gerekse nispi harcın tahsil edilmesi ve bu gerek ifa olunduğu takdirde davaya devam edilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek işin esası bakımından hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Harcın kurulan hükümle alınması neticeye etkili değildir” gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak müdahale olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair kurulan hüküm davalının temyizi üzerine 5737 Sayılı yasanın 77. maddesi hükmü uyarınca davacı idarenin harca tabi olduğu gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, ilk karar davacı tarafından temyiz edilmemiş, davalının temyizi üzerine karar bozulmuştur. O halde davalı yararına Avukatlık Ücreti yönünden usuli kazanılmış hakkın doğduğu sabittir. Buna göre dava dilekçesinde gösterilen değer esas alınmak suretiyle davacı yararına Avukatlık Ücretine hükmedilmesi gerekirken usuli müktesep hak kuralı gözardı edilmek suretiyle fazla Avukatlık Ücreti verilmiş olması isabetsizdir.
Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.