Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/9642 Esas 2012/16008 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/9642
Karar No: 2012/16008
Karar Tarihi: 27.12.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/9642 Esas 2012/16008 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2012/9642 E.  ,  2012/16008 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/04/2012
    NUMARASI : 2010/1753-2012/291

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinin 01.04.1974 tarihinde yapılan kadastro işlemi ile . parsel olarak Gürpınar Köyü Tüzel kişiliği adına tespitle tescil olunduğu, 1989 yılında tashihle Gürpınar Belediyesi adına tescilinden sonra, ifrazla 102 ada 2 parsel olan taşınmazın Gürpınar Belediye başkanlığı adına kayıtlı iken 26.07.1990 tarih, 955 sayılı aynı belediyenin encümen kararına istinaden 08.08.1990 tarihli akitle PTT İşletme Genel Müdürlüğüne satış suretiyle temlik edildiği, ondan da 10.11.1997 tarihli akitle tashih ile Türk Telekomünikasyon A.Ş. adına tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan, 22.06.1987 tarihinde PTT İşletme Genel Müdürlüğü İstanbul Telefon Başmüdürlüğü yetkilileri ile Gürpınar Köyü Muhtarlığı arasında protokol yapılarak, 3086 parsel sayılı taşınmaza Gürpınar Köyü Tüzelkişiliğince bina inşa edilmesi ve bedelsiz (hibe) PTT’ ye tapusunun devrinden sonra anılan binaya köy tipi otomatik santral kurulmasının kararlaştırıldığı görülmektedir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, taraflar arasında yapılan protokol harici bir belge niteliğinde olup, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Yasasının 213 (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237), Tapu Kanununun 26. maddeleri uyarınca mülkiyetin nakli bakımından geçerli değildir. Kaldı ki, çekişmeli taşınmaz tapu kaydı belediye adına oluştuktan sonra belediye başkanı tarafından ferağ verilmiştir. Sözü edilen temliki işlemde 26.07.1990 tarihli encümen kararı dayanak gösterilmektedir.
    Bilindiği üzere; davada ileri sürülen iddianın ve davalı tarafın savunmasının içeriğine göre; yanlar arasındaki uyuşmazlık, davacı Belediyeye ait taşınmazların mülkiyetini satış yoluyla nakleden temliki işlemin, hukuken geçerli sayılıp sayılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki; 1580 Sayılı Belediye Kanunun 70 ve 83. maddelerine yorum getiren gerek Adli; gerekse İdari Yargı kararlarında belediye taşınmazlarının satışına karar verme yetkisinin, belediye meclislerine ait olduğu ilkesi benimsenmiş ve yargısal uygulama istikrar kazanmış iken bu defa 28.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 Sayılı Yasa ile 1580 Sayılı Belediye Kanunu iptal edilmiş ve 5272 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddesi hükmü ile belediyeye ait taşınmazların satışı yine belediye meclisinin kararına bağlı kılınmış, meclisin kararı doğrultusunda belediye encümeninin tasarrufa yetkili olduğu benimsenmiştir. Aynı ilkeler sonradan yürürlüğe giren 5393 Sayılı Yasanın 18/e ve 34/g maddeleri ile korunmuştur. Ne varki, bu konuda alınacak meclis kararlarının hangi unsurları kapsaması gerektiği hususu önem taşımaktadır.
    Gerçekten, belediye meclislerinin " Belediyenin taşınmazlarının satışına " ya da " belediye başkanınca veya belediye encümenince uygun görülen taşınmazların satışına" şeklindeki genel nitelikte olan ve yetki devri anlamına gelen kararları, hukuki sonuç doğuramaz ve geçerli kabul edilemez. Öyle ise, belediye meclis kararlarına, satılacak taşınmazların ada ve parsel numaraları, mevkii ve yüzölçümleri rayice uygun tahmini bedelleri yazılmalıdır.
    Somut olayda, dava konusu 102 ada .parsel sayılı taşınmazın satışına dair belediye meclisi kararı bulunmamakta olup, temlik taraflar arasındaki protokol ve encümen kararına istinaden yapılmıştır. Yukarıda özetlenen ilkeler gözetildiğinde, somut olaydaki temliki işleme hukuksal değer izafe edilmeyeceği gibi, davalının 20 yılı aşkın bir süre zilyet olduğu yönündeki mahkeme gerekçesi de, Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkına ve Türk Medeni Yasasının 683. maddesi hükümlerine aykırıdır.
    Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 2. maddesinin ve bağıştan rücu koşullarının somut olayda uygulama yeri olmadığı açıktır.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara