Taraflar arasındaki davadan dolayı Adana 4. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 03.02.2010 gün ve 2008/280 esas 2010/26 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 5.12.2011 gün ve 9868-12178 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kök parselin ihyası ile hazine adına tescili, mümkün olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkin olup, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına, diğer belediyeler yönünden husumet yokluğundan davanın reddine, eski hale ihya isteğinin kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Dairece; Seyhan Belediyesince yapılan 38 nolu imar düzenlemesinin idari yargı yerinde iptal edilmediği, halen geçerliliğini koruduğu dosya içinde bulunan bilirkişi raporu, Encümen kararları, İdare Mahkemesinin 420 sayılı Encümen kararına dayalı 37 nolu, 3. etap imar uygulamasının iptaline ilişkin kesinleşen ilamı ve aynı nitelikteki emsal dosyalardan anlaşıldığı, o halde, anılan 38 nolu imar düzenlemesi ile ilgili idari yargıda dava açılarak işlem iptal ettirilmedikçe eldeki davanın dinlenme olanağının bulunmadığı, hal böyle olunca, mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu, kabule göre de; mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi, ihyasına karar verilen ve ihdasen oluşan 909 parsel kapsamında kaldığı anlaşılan, fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen orman alanında kalan bölümün de kabul kapsamına alınmamış olmasının doğru olmadığı hususlarına değinilerek bozulmuş, davacı vekilince karar düzeltme isteğinde bulunulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, özellikle; 3194 Sayılı İmar Yasası düzenlemeleri kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olgusundan bahsedilemiyeceğine göre, Dairenin anılan bozma kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Öte yandan; kamusal bir uygulama olan ve kişilerin iradesi dışında gerçekleştirilen imar işlemine karşı açılan davalarda kabul kararı verilmesi halinde imar parsel maliklerine yargılama gideri ile bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinin yüklenemeyeceği de tartışmasızdır.
Ne var ki, mahkemenin kabulüne göre; davanın açılmasına davalı Adana Büyükşehir Belediyesi ile Seyhan Belediyesi"nin yapmış oldukları işlemlerin sebep olduğu, çekişme konusu bölümün yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içerisine dahil edilerek Seyhan Belediyesi ile ilgisinin kalmadığı, ancak anılan Belediyenin yapmış olduğu işlemlerden halefiyet ilkesi gereği Çukurova Belediyesi"nin sorumlu olduğu halde, davalı Adana Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Çukurova Belediye Başkanlığı yönünden husumet yokluğundan ret kararı verilmiş olması ve onlar yararına vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi, hakkında karar verilmesine yerolmadığına şeklinde hüküm kurulan Seyhan Belediyesi yararına avukatlık ücretinin hüküm altına alınmış olması da isabetsizdir.
Öte yandan yine kabule göre, ihyaya karar verilen taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmemesinin infazda sıkıntıya yol açacağının düşünülmemiş olması da yerinde değildir.
Değinilen bu hususlar karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, Dairenin 05.12.2011 tarih, 2011/9868 Esas, 2011/12178 Karar sayılı bozma ilamında belirtilen hususların yanısıra, bu gerekçeler de ilave edilmek suretiyle yerel mahkemenin 03.02.2010 gün ve 2008/280 Esas, 2010/26 sayılı kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, sair karar düzeltme istekleri yerinde görülmediğinden REDDİNE, 20.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.