Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/1265 Esas 2020/8095 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1265
Karar No: 2020/8095
Karar Tarihi: 09.12.2020

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2020/1265 Esas 2020/8095 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2020/1265 E.  ,  2020/8095 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil


    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    KARAR

    Davacı vekili, dava konusu 302 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde bulunduğunu belirterek, adı geçen parselin tapu kaydının iptali ile kıyı olarak terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı taraf, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın kadastro tespit tutanağının 15.08.1967 tarihinde kesinleştiği, 5841 sayılı Yasa uyarınca davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, 3621 sayılı Kanun hükümleri uyarınca dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ile bu bölümün tapudan terkini istemine ilişkindir.
    Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.07.2011 tarihinde de karar Resmi Gazete"de yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
    Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasa"nın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 tarihli ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır ve kamu düzeniyle ilgili bütün haller istisnanın kapsamına girer.
    Öte yandan yargılama masraflarıyla ilgili olarak 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa"nın 16. ve 17. maddeleriyle 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A ve geçici 11. maddelerinde, “ kadastro işlemi ile oluşan tesbit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından açılan ve henüz infaz edilmemiş bulunan dava ve karalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil yargılama gideri yükletilemeyeceği…” yönünde düzenlemeler getirilmiştir.
    Hal böyle olunca; işin esası hakkında 28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmak ve yargılama masrafı yönünden de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilmek suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 3402 sayılı Kanunun 36/A maddesi gereğince harç alınmasına mahal olmadığına, 09.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara