Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12605 Esas 2012/2045 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/12605
Karar No: 2012/2045
Karar Tarihi: 28.02.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12605 Esas 2012/2045 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, taşınmazın temliki sırasında hile yapıldığı iddiasına dayalı olarak açılmıştır. Mahkeme, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak temyiz incelemesinde, davacının hileye düşürüldüğü ve davanın kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Hukuki açıdan, hile yoluyla sözleşme yapılmışsa, aldatılan taraf hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak iptal edebilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bu hakkını kullanabilirler. Bu nedenle, Mahkeme kararı bozulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 428. maddesi gereğince, dava kabul edildiği için geriye dönük olarak tahsil edilen mahkeme harcının geri verilmesi gerekmektedir. Temyiz eden vekil için duruşma avukatlık ücreti olarak 900.00 TL alınmalıdır.
1. Hukuk Dairesi         2011/12605 E.  ,  2012/2045 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: PENDİK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 28/06/2011
    NUMARASI : 2009/514-2011/409

    Taraflar arasında görülen davada;  
    Davacı, kendisinin .. parsel sayılı taşınmazın maliki, davalının ise K.. Tur.Gıda San. Tic Ltd Şt.nin % 45 oranında hissedarı olduğu dönemde, davalının eşi ile yaptıkları 10.6.2009 tarihli protokol uyarınca üzerinde 10 daire olan .. parselin tamamını  temlik ettiğini, karşılığında ise anılan şirkette davalıya ait hisseleri devraldığını, protokolde şirketin 150.000,00.-TL ciro yaptığı ve her ay 50.000,00.-TL kar elde edildiğinin garanti edildiğini, ancak şirketin devamlı zarar ettiğini, davalının hile ile maliki olduğu taşınmazı elde ettiğini, protokol hükümlerine güvendiğini ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, hile iddiasının kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekilince tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.02.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D.. Ç.. ile temyiz edilen vekili Avukat H.. A.. K.. geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:                                    
    Dava, hile hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, ileri sürülen iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı, 3039 parsel sayılı taşınmazın kendisine ait olduğunu, davalı Y..."ın hissedarı bulunduğu K.. Tur.Gıda San. Tic. Ltd Şt nin ticari faaliyetleri neticesinde büyük oranda ciro yaparak kar haddinin çok yüksek olduğunu, çekişmeli taşınmazın davalıya temliki halinde % 45 şirket hissesinin tarafına verileceği yolunda bazı taahhütlerde bulunarak kendisinin hileye düşürüldüğünü ve bunun üzerine maliki olduğu taşınmazı davalı Yıldız"a devrederek şirket hisselerini aldığını, oysa yapmış olduğu araştırma neticesinde şirketin bahsedildiği gibi gelir getirmesi bir yana aksine borca batık olduğunu öğrendiğini, böylece hileye maruz bırakıldığını ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya,özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak,veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur.B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme  yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz.Değinilen  koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (m.. Ş..) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluylada kullanılabilir.
    Somut olaya gelince;  çekişme konusu 3039 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davacıya ait iken davalı Y.."a 22.6.2009 tarihinde satış suretiyle temlik edildiği, bu temlikte davalıyı eşi B. K.."nin vekaleten temsil ettiği, 26.6.2009 tarihinde ise davalı Y.."a ait % 45 hissenin davacıya devredildiği ve bu işlemde de davacıyı davalı Y.."ın eşi B.."in temsil ettiği dosya kapsamı ile sabittir.
    Mahkemece dinlenen ve birbirini teyit eden tanıklar ile özellikle şirket muhasebecisi Eyüp ve şirket ortağı S.. K.."ın beyanlarında, temlik tarihinde şirketin borca batık olduğunu, daha önce şirket adına keşide edilen çeklerin karşılıksız kaldığını bildirmişler, gerek taşınmazın temlikinde gerekse hisse devrinde temsil görevini yapan B."in anılan şirkette cüzi bir pay edinmek suretiyle şirket ortağı haline geldiği, ancak diğer ortak S.. tarafından B.. hakkında yolsuzluklar sebebiyle şikayet üzerine ceza davası açıldığı ve halen bu davanın derdest bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Diğer taraftan; anılan olgular ile hadisenin gelişme ve sonuçları, 10.6.2009 tarihinde davacı A.. K..le davalı Y.. K.."nin yerine eşi B.."in imza attığı protokol başlığını taşıyan belge ile de doğrulanmaktadır. Ne varki; anılan belgenin düzenlenme tarihinde protokolü imzalayan B."e Y.. tarafından verilen bir vekaletname yok ise de taşınmazın devrinde B.."in davalı Y. hesabına ve adına hareket ederek vekil sıfatı ile temliki gerçekleştirdiği görülmektedir. H.. işleyiş tarzının protokol içeriğini teyit ettiği gözönünde tutulacak olursa, karı koca olan Y.. ile B.."in hile olgusunun gerçekleştirilmesi açısından el ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerinin kabulünü gerektirir. Her nekadar anılan protokolün davacının baskısı üzerine düzenlendiği B.. tarafından iddia edilerek davacı hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olsa da; Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/106448 hazır numaralı 27.1.2010 tarihli kararı ile delil yetersizliğinden kovuşturumaya yer olmadığına karar verilerek itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
    Bu durumda; anılan protokol Y.. yerine B.. tarafından imzalanmış olmakla birlikte o tarih itibariyle Y.."ı temsil yetkisi bulunmadığından bu protokol Y.."ı bağlamaz, ancak gerçekleşktirilen işlemler protokol içeriğini teyit ettiğinden yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde hile olgusunu doğrular nitelikte olduğu şüphesizdir.
    O halde; somut olgular yukarıda değinilen ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde davacının hileye düşürüldüğü kabul edilmelidir. Elbetteki davalıya ait olup davacı üzerinde karşılıksız kalan şirket hisseleri yönünden davalının talep hakkının bulunduğuda kuşkusuzdur.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 28.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar  verildi. 

     

    Hemen Ara