Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu ... parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 3.000 m2 lik bölümüne komşu parsel maliki davalıların haksız olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, elatma olgusunun keşfen saptandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21.2.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat N.. G.. Ö.. geldi davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu .. parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu 63 parsel sayılı taşınmazın ise davalıların miras bırakanı D..A.. adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümüne davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmaksızın müdahale ettikleri saptanmak suretiyle elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalıların öteki temyiz itirazlarına gelince; davacı ile kardeş olan komşu parsel maliki D.. A.."nin ve mirasçısı davalıların krokide (A) ile gösterilen bölümünde uzun yıllardır zilyet oldukları keşfen sabittir. Davacı bu süre içerisinde davalı tarafa bir ihtar veya uyarı da yapmış değildir. Öyle ise taraflar arasında Borçlar Kanununun 299. maddesi hükmü uyarınca ariyet sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerekir. Süresiz olan bu kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle aynı yasanın 304. maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla ariyete son verildiği (sözleşmenin feshedildiği) düşünülmelidir.
O halde, dava tarihinden önceki dönem için davalıların fuzuli şagil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 21.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.