Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13688 Esas 2012/1555 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13688
Karar No: 2012/1555
Karar Tarihi: 16.02.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/13688 Esas 2012/1555 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, paydaşı olduğu taşınmazda davalıların haksız şekilde müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesini istemiştir. Mahkeme, taraflar arasında miras bırakanların fiili taksim yoluyla pay ayrılığı yapıldığını tespit etmiş ve davalılardan B.., B.. ve N...'ın payından fazla yer kullandıkları gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Ancak, payından az yer kullandığını iddia eden paydaşın elatmanın önlenilmesi davası açmaması, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla gidermesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamayacağı ifade edilmiştir. Kararda, müşterek mülkiyet hükümlerine göre çekişmeli yeri çözümlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Kanun maddeleri olarak; Medeni Kanunun 706. maddesi, Borçlar Kanununun 213. maddesi ve Tapu Kanununun 26. maddesi belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2011/13688 E.  ,  2012/1555 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: OSMANİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 02/06/2011
    NUMARASI : 2010/106-2011/250

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, paydaşı olduğu .. parsel sayılı taşınmaza davalıların haksız olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar, taşınmazda paydaş olduklarını, elatmanın önlenmesi talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, davalı S.. ise davaya bir itirazı olmadığını belirtmiştir.
    Mahkemece, taşınmazda tarafların miras bırakanlarınca fiili taksim yapıldığı, davalılar B.., B.. ve N...’ın payından fazla yer kullandıkları gerekçesiyle davanın bu davalılar yönünden kabulüne, diğer davalılar yönünden ise reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalılardan B.. ve B.. vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın davalılar B.., B.. ve N.. yönünden kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu tarla vasıflı taşınmazda davacı N..’ın 21/228, davalılar B., B.. ve N.’ın 7/608 oranında paydaş oldukları kayden sabittir.
    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere M.K.nun 706, B.K.nun 2l3, T.K.nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında M.K.nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K.nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ve kroki ile toplanan delillerden, tüm paydaşları bağlayan taksim veya fiili kullanma biçimi oluşmadığı, ancak davacı N..’ın krokide A ile gösterilen bölümü çekişmesiz olarak kullandığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Davalılar B..ve B..’in, temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara