Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, paydaşı oldukları 26 parça taşınmaza davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmaksızın müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuşlardır.
Bir kısım davalılar, iddiaların yersiz olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı M.. E.. yönünden davanın açılmamış sayılmasına, .. ve ..parseller yönünden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinin feragat nedeniyle reddine, diğer tüm parseller yönünden ecrimisil isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve elatmanın önlenmesi isteği yönünden de davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacılar ve davalılardan M.., Y.., A., A. ve A. tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.07.2011 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asiller, A.. K., A.E., A.Y.. ile temyiz edilenler vekili Avukat S.. Y.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asillerin ve vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece kayda üstünlük tanımak suretiyle fiilen elattıkları belirlenen ve kayıtla ilgisi olmayan davalılar yönünden elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, bir kısım davalılar yönünden de koşulları oluşmadığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi isteğinin reddine ve ecrimisil isteği yönünden de talep müracaata bırakıldığından karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine;
Ancak, davalı R.. yönünden davanın HUMK 409( HMK 150 ) maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmamış olması doğru olmadığı gibi, davalı A..y..annesi, H..’nin çekişmeli taşınmazda paydaş olduğunu bildirdiği ve annesine teban taşınmazı kullandığını savunduğuna göre bu hususunun açıklığa kavuşturulması, davacının annesinin taşınmazda paydaş olduğu belirlenir ise bu davalı yönünden davada çekişmenin Türk Medeni Kanununun 688.maddesi ve devam eden düzenlemeleri gereğince paylı mülkiyet hükümlerinin uygulanması suretiyle giderileceği gözetilerek değerlendirme yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönde araştırma yapılmadan hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
Diğer taraftan, kabule göre de, elatmanın önlenmesi yönünden aleyhine hüküm kurulan davalılar yönünden her birinin elattığı taşınmazın değeri üzerinden ayrı ayrı harç alınması ve bu değerler üzerinden de yargılama aşamasındaki harç durumu gözetilerek aleyhlerine ayrı ayrı avukatlık ücreti takdiri gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek hüküm kurulmuş olması da yerinde değildir.
Tarafların, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.