Esas No: 2011/12862
Karar No: 2012/833
Karar Tarihi: 06.02.2012
İmar Öncesi Durumun İhyası - Kamulaştırmadan Arta Kalan Kısımlar - Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12862 Esas 2012/833 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2011/12862 E., 2012/833 K.
1. Hukuk Dairesi 2011/12862 E., 2012/833 K.
- İMAR ÖNCESİ DURUMUN İHYASI
- KAMULAŞTIRMADAN ARTA KALAN KISIMLAR
- 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 1025 ]
- 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 17 ]
- 3194 S. İMAR KANUNU [ Madde 21 ]
- 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 16 ]
- 4342 S. MERA KANUNU [ Madde 35 ]
"İçtihat Metni"
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, dava konusu 4 sayılı parselin imar uygulaması sonucu Öbektaş Belediye Başkanlığı adına tescil edildiğini, ancak imar uygulaması yapılmasına ilişkin Belediye Encümen Kararıyla Trabzon İdare Mahkemesinin kararıyla iptal edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu sicil kaydına esas teşkil eden idari işlemin iptal edildiği gerekçesiyle davalılar adına olan tapu kaydının iptaline karar verilmiş, tescil isteği ise, taşınmazın tescile tabi yerlerden bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi İ…
… A…
…. P…
…."in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, imar öncesi durumun ihyası ve tescil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, imar öncesi duruma dönülmesi isteğinin kabulüyle taşınmazın sicil kaydının terkinine, tescil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; tapu kayıtlarının tutulması prensiplerinden bir tanesi tescil; diğeri, sicilin aleniliği ve güvenilirliği; bir diğeri, Hazinenin kusursuz sorumluluğu; sonuncusu ise, geçerli bir hukuki sebebin varlığı, bir başka ifadeyle sicil kaydının illetten mücerret bulunmamasıdır.
Somut olayda; imar uygulaması idari yargı yerinde iptal edildiğine göre, T.... Medeni Kanunu"nun 1025.maddesi hükmü uyarınca sicilin yolsuz tescil durumuna düşeceği ve imar öncesi kadastral duruma dönüleceği tartışmasızdır.
Bilindiği üzere, 3194 sayılı Kanun"un değişiklikten önceki 11/son maddesi aynen "Hazırlanan imar planı içindeki kadastral yollar, meydanlar ile meralar imar planının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybederek onaylanmış imar planı kararı ile getirilen kullanma amacına konu ve tabi olurlar" hükmü öngörülmüş olup, anılan yasal düzenlemedeki "mera" tabiri 1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Kanunu"nun 35.maddesi ile hüküm fıkrasından çıkarılarak yasal düzenleme değişikliğe tabi tutulmuştur.
Öte yandan, 2644 sayılı Tapu Kanunu"nun 21.maddesi hükmü uyarınca, kapanmış olan yolların mülkiyetinin içinde yer aldığı tüzel kişiye ait olacağında kuşku bulunmadığı gibi, 3194 sayılı İmar Kanunu"nun 17.maddesi hükmünde de aynı düzenlemeye yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 16.maddesinin A fıkrasıyla hizmet mallarının, B fıkrasıyla kamu orta mallarının, C fıkrasıyla da Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazların hangi hukuki statüye tabi olacağı ve haklarında ne gibi bir karar verilmesi gerektiği duraksamaya yer bırakmayacak şekilde açıkça saptanmıştır.
Ne varki, mahkemece taşınmazın imar öncesi vasfı ve niteliği bakımından kesin ve net olarak bir belirleme yapıldığı söylenemez.
O halde, taşınmazın imar öncesi niteliğinin tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmesi, hakkında özel mülkiyete konu olacak şekilde bir tescil hükmü mü, yoksa özel sicilinde gösterilmesi mi, ya da kadastro harici bırakılması mı gerekeceği hususunun değerlendirilmesi zorunludur. Yapılacak araştırma ve inceleme neticesinde anılan yerin kadastroya tabi tutulmadığı anlaşılır ise, 1966 tarihinde yürürlüğe giren 775 sayılı Yasanın 3.maddesi uyarınca mülkiyetinin belediyeye intikali öngörülen taşınmazlardan olup olmadığının tespiti de önem arzetmektedir.
Nitekim, 775 sayılı Yasanın 3.maddesi 19/07/2003 tarihinde 4916 sayılı yasa ile yürürlükten kaldırılmış ise de, bu tarihe kadar olan süreç içerisinde tarafları yararına doğmuş olan usulü kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur. Ayrıca, 5393 Sayılı Kanun"un 34.maddesi hükmü uyarınca, görevleri aynı Kanun"un 18.maddesinde belirtilen meclis kararına dayanmayan encümen kararı ile yapılan satışın yasal olmadığı da açıktır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler ve yasal düzenlemeler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi yerine, eksik araştırma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Hazinenin, temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.