Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ..ada, .. parsel sayılı taşınmazda bağımsız , .. ada, 53, 61 ve .. parsel sayılı taşınmazlarda ise davalı İ.. ile paydaş olduğunu, davalıların haklı ve geçerli bir neden olmaksızın, taşınmazlardan yararlanmasına engel olduklarını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, 2000-2005 yıllarına ilişkin 2.000.-TL ecrimisil, 2006 yılı için 1.905.-TL ecrimisil ve 2.000.-TL munzam zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, çekişmeli taşınmazların murislerinden intikal ettiğini, 40 yılı aşkın süredir kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davacının kayıt maliki olduğu .. ada, ..parselin tamamına, paydaşı olduğu .. ada, 53, 61 ve .. parsel sayılı taşınmazlarda da paya vaki elatmanın önlenmesine ve ecrimisil hakkındaki davanın kabulüne, munzam zararın tazmini isteğinin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve munzam zararın tazmini isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; .. ada, .. parsel sayılı taşınmaz bakımından tamamına, .. ada, 53, 61 ve 62 parseller bakımından ise paya vaki elatmanın önlenmesine, ecrimisilin kısmen kabulüne, munzam zararın tazmini isteğinin reddine karar verilmiştir.
Ne varki, davacının; dava dilekçesinde taşınmazlarla ilgili olarak bir değer belirtmediği, yargılama sırasında da taşınmazların değeri konusunda bir açıklama yapılmadığı, keşfen değerin saptanmadığı ve harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edildiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 120. (1086 sayılı HUMK.’nun 413. maddesi) ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın çekişme konusu taşınmazın ve üzerindeki muhdesatın değerinin toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.)
Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Anılan Yasasının 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Hal böyle olunca; dava dilekçesinde elatmanın önlenmesi isteği bakımından çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak davacı tarafından bir değer belirtilmediği gözetilmek suretiyle, davacıya çekişme konusu taşınmaz malların değerinin sorularak açıklattırılması, değere itiraz edilmesi halinde keşfen değerin saptanması, belirlenecek değer üzerinden nispi tarifeye göre harcın tamamlatılması, ondan sonra işin esası incelenerek hükme bağlanması gerekirken, kabul edilen ecrimisil değeri üzerinden harç alınmakla yetinilmesi isabetsizdir. Davalı yan, temyiz dilekçesinde sair nedenler demek suretiyle bu hususa da değinmiştir.
Davalıların, temyiz itirazları bu yönüyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.