Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kalan yere davalının üstü gölgelikli ahşap pergoleli alan yapıp kullanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının müdahalesinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, devletin hüküm ve tasarrufu altında sayılan yere elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; usulüne uygun olarak belirlenen kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı saptanan dava konusu bölümün 30.82 m2"lik taş kaplama beton zemin olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine, üstü gölgelikli ahşap pergoleli yerin davalının tasarrufunda olduğunun tespit tutanağı ile belirlendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; T.M.K."nun 683.maddesine dayalı elatmanın önlenmesi istekli davaların konusunu haksız eyleme dayalı tasarrufların oluşturduğu kuşkuzdur. Eylem kimin tarafından yapılırsa, davanın ona yönelik olarak açılması ve sonucundan onun sorumlu tutulması asıldır. Taşınmazın bir başkası tarafından da tasarruf edilmesi ya da kullanıma sunulması o yeri haklı ve geçerli bir nedene dayalı olmaksızın tasarruf edenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı da açıktır.
Somut olayda, davalı çekişmeli taşınmazı kullanmadığını, hiçbir zaman Bodrum"da yaşamadığını savunmuş olup, mahkemece taşınmazın kimin tarafından tasarruf edildiği yönünde hükme yeterli bir araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Hal böyle olunca, çekişmeli yerin kimin kullanımında olduğunun açıklıkla saptanması, bu konuda tüm taraf delillerinin toplanması, özellikle tespit tutanağını düzenleyenlerin dinlenilmesi sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.