Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, ortak muris anneleri A.."nin 312 ve 1517 sayılı parsellerini mirastan mal kaçırmak amacıyla davalı oğluna devrettiğini ileri sürerek payları oranında iptal- tescil isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, annesinin taşınmazları kendisine ölünceye kadar baktığı için verdiğini herhangi bir bedel ödemediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların muvazaalı biçimde devredildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu 312 sayılı parselin 2/4 payı ile 1517 sayılı parselin 8/32 payının muris A."ye ait iken, murisin 13.04.2009 tarihli vekaletnameyle vekil kıldığı gelini Z.. aracılığıyla 312 sayılı parseldeki 2/4 payın 1/4"ünü 13.04.2009 tarihli resmi akitle, kalan 1/4"ünü de 22.07.2010 tarihli resmi akitle, 1517 sayılı parseldeki 8/32 payını da 28.04.2009 tarihli resmi akitle vekil gelinin kocası olan davalı Mehmet"e satış biçiminde temlik edildiği görülmektedir.
Mahkemece, davalıya devredilen tüm paylar bakımından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, murisin vekil kıldığı gelini Z.. aracılığıyla 22.07.2010 tarihli ve 28.04.2009 tarihli resmi akitlerde davalı oğlu lehine yaptığı pay temliklerinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna varılmakla, anılan paylar hakkındaki davanın kabul edilmesi ve keşfen saptanan dava değeri üzerinden harç ikmali yapılmaması karşısında, dava dilekçesindeki değer üzerinden davacılar yararına vekalet ücreti tayin edilmesi doğru bulunduğuna; göre; davacıların tüm, davalının ise öteki temyiz itirazları yerinde değildir, reddine. Ne var ki, 13.04.2009 tarihli resmi akte konu yapılan 1/4 payın davalıya, hasta olan ve son zamanlarını yatarak geçiren muris annesine bakması karşılığında verildiği ve davalının da annesine baktığı tüm dosya içeriğiyle anlaşıldığından; diğer taraftan, her ne kadar işlem tapuda satış şeklinde yapılmış ise de, Hukuk Genel Kurulunun 16.06.2010 tarih, 1-295/333 sayılı kararında da ifade edildiği üzere semenin, bir başka ifade ile malın bedelinin mutlaka para olması gerekmeyip belirli bir hizmet veya emek de olabileceği hususu dikkate alındığında, murisin söz konusu payı davalıya devrinde mirasçıdan mal kaçırma amacı gütmediği kanaatine ulaşıldığından, anılan pay hakkındaki davanın reddedilmesi yerine kabul kapsamına alınması isabetsizdir. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.1.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.