Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, miras bırakan N. K.’ın maliki olduğu 448, 449, 466, 468 ve 483 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını satış suretiyle davalı kızına temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek muris ya da mirasçılar adına tapu iptal ve tescile olmazsa tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmazları bedelini ödeyerek satın aldığını, iddiaların yerinde olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Asıl ve birleşen davalar, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tenkis isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller ile, miras bırakan N. K."ın çekişme konusu .., .., .., .. ve.. parsel sayılı taşınmazlarda adına intikal eden paylarını 17.10.2003 tarihli resmi akitle davalıya satış suretiyle yaptığı temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğu belirlenmek ve mahkemece benimsenmek suretiyle davacılar adına payları oranında tapu iptal ve tescile karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, mahkemece verilen hüküm fıkrasında birleşen dava yönünden olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK"nun 297/1-c fıkrasında (1086 s. HUMK"nun 388/3), hükmün, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri içermesi gerektiği; aynı kanunun 2. fıkrasında ise (1086 s. HUMK"nun 388/son) hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu ifade edilmiştir . Yine aynı kanunun 298/2. fıkrasında (1086 s. HUMK"nun 388/son), gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Hal böyle olunca, vasiyetnameye konu edilen 442 parsel yönünden açılan ve birleştirilerek görülen dava nedeniyle olumlu yada olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamış olması doğru değildir.
Davalının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.