Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12786 Esas 2013/18417 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12786
Karar No: 2013/18417
Karar Tarihi: 23.12.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12786 Esas 2013/18417 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalılar ve davacılar arasında çekişmeli taşınmazlar bulunmaktadır. Davacılar paydaş oldukları taşınmazlarda el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası açmıştır. Ancak, bu davalarda paydaşların payına karşılık çekişmesiz olarak kullandıkları yerler varsa el atmanın önlenmesi davası açılamaz. Bunun yerine, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak gerekir. Ayrıca, tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Taşınmazın kullanım biçimi tüm paydaşlar arasında anlaşma ile belirlenmişse veya fiili bir kullanım biçimi oluşmuş ve uzun süre paydaşlar tarafından benimsenmişse korunması \"ahde vefa\" kuralının yanında Türk Medeni Kanunu'nun iyi niyet kuralının bir gereğidir. Bu nedenle, paydaşlar arasındaki el atmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi veya özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçimi oluşup oluşmadığı üzerinde durulmalıdır. Bu ilkeler çerçevesinde yeterli araştırma yapılmadığı için karar bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 2. ve 706. maddeleri, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi, Tapu Kanunu'nun 26. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2013/12786 E.  ,  2013/18417 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ VE ECRİMİSİL

    Yanlar arasında birleştirilerek görülen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde, temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dava ve birleşen dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 461, 475 ve 479 parsel sayılı taşınmazlarda; davacılar ve birleşen dosya davacısı ....in paydaş oldukları, birleşen dosyada dava konu edilen 2379 parsel sayılı taşınmazda da davacı ... ile davalı ..."in paydaş oldukları anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
    Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun (TBK) 237, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, dava konusu edilen her bir taşınmaz için ayrı ayrı yukarıdaki ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi, birleşen dosyada dava konusu edilen 2379 parsel sayılı taşınmaz açısından da her hangi bir araştırma yapılmadığı görülmektedir.
    Hal böyle olunca, yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara