Esas No: 2015/3795
Karar No: 2015/13827
Karar Tarihi: 21.12.2015
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/3795 Esas 2015/13827 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Hakaret suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1, 125/4, 43/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.180,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve aynı maddenin 5. fıkrası gereğince 5 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 27/12/2012 tarihli ve 2012/468 esas, 2012/1737 sayılı kararına yönelik sanık tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin İzmir 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/01/2013 tarihli ve 2013/16 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07/02/2014 gün ve 41094 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; iddianamede ve kararda suç tarihinin 2011 olduğunun belirtildiği, karar tarihinden önce ve kovuşturma evresinde, 05/07/2012 tarihli ve 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanun"un geçici 1-c. maddesi ile 31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı; kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerekirken yapıldığı iddia olunan internet yolu ile hakaret suçuna ilişkin davanın tefrik edilmeden 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 43. maddesinin uygulanmasına neden olacak şekilde mahkumiyet kararı verilemeyeceği gözetilerek itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Elektronik posta ile gönderilen hakaret içeren sözler nedeniyle açılan kamu davasında, 6352 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesi uyarınca kovuşturmanın ertelenmesi kararı verilmemesinin hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
II- Hukuksal Değerlendirme:
6352 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesinde, “31/12/2011 tarihine kadar, basın ve yayın yoluyla ya da sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup; temel şekli itibarıyla adlî para cezasını ya da üst sınırı beş yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı;
a) Soruşturma evresinde, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın kamu davasının açılmasının ertelenmesine,
b) Kovuşturma evresinde, kovuşturmanın ertelenmesine,
c) Kesinleşmiş olan mahkûmiyet hükmünün infazının ertelenmesine,karar verilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
6352 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesi ve madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, kanun koyucunun bu düzenleme ile ifade ve basın özgürlüğünü korumayı amaçladığı görülmektedir. Bireylerin basın veya sair yayın vasıtaları yoluyla ortaya koydukları düşünce açıklamaları nedeniyle suçlanmamaları ve haklarında ceza soruşturması veya kovuşturması açılmasının önlemesi amaçlanmış, ayrıca ifade özgürlüğünü ihlal iddialarına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nezdinde ülkemiz aleyhine açılan tazminat davalarının azaltılması öngörülmüştür.
6352 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesi uyarınca hakkında erteleme imkanı getirilen suçların bir kısmı basın ve yayın yoluyla diğer bir kısmı ise sair düşünce açıklaması yöntemiyle işlenen suçlardır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde; “Basın ve yayın yolu ile deyiminden; her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar….anlaşılır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu tanıma göre kitle iletişim araçları vasıtasıyla işlenen ve üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar maddenin kapsamına girecektir. Burada suç ayrımına gidilmediği yalnızca suçun basın veya yayın yoluyla işlenmesinin yeterli olduğu görülmektedir. Basın veya yayın araçları görsel, işitsel, yazılı ve elektronik olabilecektir. Ancak bu araçlar yoluyla işlenen suçun genele açık olması diğer bir deyişle kitle iletişimine açık olması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın elektronik posta göndermek suretiyle de hakaret suçunu işlediğinin kabulüyle sanık hakkında TCK"nın 43. maddesi uygulanmıştır.
Ancak; sanığın elektronik posta yoluyla hakaret suçunu işlediğinden bahisle açılan davada, elektronik postanın genele açık olmadığı, diğer bir deyişle kitle iletişimine açık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, getirdiği düzenleme ile demokrasinin temel taşlarından birini oluşturan basın ve ifade özgürlüğünü korumayı amaçlayan kanun koyucunun, kişiler arasındaki keyfi kişisel saldırıları bu kapsamda düşünmediği değerlendirildiğinden elektronik posta yoluyla gerçekleştirilen eylemin 6352 sayılı Yasa kapsamında olmadığı anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddi gerekmiştir.
III- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 21.12.2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.