Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/10442 Esas 2015/13825 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/10442
Karar No: 2015/13825
Karar Tarihi: 21.12.2015

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/10442 Esas 2015/13825 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2015/10442 E.  ,  2015/13825 K.

    "İçtihat Metni"




    Hakaret suçundan sanık ..."nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 125/1 ve 62. maddeleri uyarınca neticeten 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Körfez Sulh Ceza Mahkemesi"nin 01/03/2012 tarihli ve 2011/348 esas, 2012/243 sayılı kararma yönelik itirazın reddine ilişkin Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/05/2012 ve tarihli ve 2012/81 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05/09/2014 gün ve 300834 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
    İstem yazısında; “Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca, itiraz merciinin yapacağı incelemeyi sadece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin 6. fıkrasında yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapması gerektiği yönündeki açıklama nazara alınarak yapılan incelemede,
    Dosya kapsamına göre;
    1- Sanığın, sorgu tarihinde yüklenen suçtan yargılamanın yapıldığı yer, yargı çevresi dışında bulunduğu, talimatla alınan savunmasında duruşmadan vareste tutulma hakkı hatırlatılıp duruşmadan vareste tutulmayı isteyip istemediği hususunun da sorulmadığının ve hiçbir duruşmadan haberdar edilmediğinin anlaşılması karşısında; mahkemece duruşmada hazır bulundurulup yeniden yöntemince dinlenmeden, istinabe yolu ile Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesince yapılan sorgusu ile yetinilerek hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK.nın 196/2. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması,
    2- Sanığın 23/09/2011 tarihinde talimatla alınan ifadesindeki "Kendisi de bana bunun karşılığında beni kimse görevden alamaz diye bağırmaya başladı. Bir takım tehditler sarf etti. Bende kendisine benimle böyle konuşmaması gerektiğini söyledim. Kendisine kesinlikle iddianamede belirtilen sözleri sarf etmedim. Ama beni dinlemedi. Saygısızca ve hakarete varan bir şekilde konuşmaya devam etti. Bende bunun üzerine telefonu kapattım." şeklindeki beyanı ile, sanığın yine soruşturma aşamasında Körfez Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine sunduğu 31/03/2011 tarihli yazılı savunmasında özetle; olay tarihinde...ile Şube Müdürü... yanına geldiklerini, ayrıntısı dilekçede belirtilen konu ile ilgili olarak müştekiyi aradığını, müştekinin bu kişilerin yanında kendisine "ben zaten emekli olacağım ne yaparsanız yapın saymanlığımı alamazsınız, alırsanız Ankara"yı yakarım, ben zaten hayattan bir şey beklemiyorum, intihar ederim sorumlusu olarak da sizi gösteririm, erkekseniz beni görevden alın, Ankara"ya gelir binanızı yakarım" şeklindeki sözler sarfettiğini, konuşmalara yanında bulanan... ve... şahit olduğunu belirterek müştekiden şikayetçi olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde,
    Sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 129. maddesinin uygulanma ihtimalinin bulunduğu cihetle, Mahkemece öncelikli olarak sanığın 31/03/2011 tarihli şikayeti ile ilgili olarak müşteki hakkında herhangi bir soruşturma yürütülüp yürütülmediğinin Körfez Cumhuriyet Başsavcılığından sorulması, var ise ilgili bilgi ve belgelerin dosya arasına celp edilmesi, aksi takdirde iddialarla ilgili olarak sanığın gösterdiği tanıkların dinlenmesi ile hangi tanığın beyanına neden üstünlük tanındığının kararda tartışılması gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ile savunma hakkını kısıtlayarak hüküm kurulması,
    3- 26/09/2011 tarihli 2 nolu celsede dinlenen tanık ... beyanı tespit edilirken 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun tanıklığa ilişkin 43 vd. maddelerine riayet edilmeden, yalnızca savcılıktaki ifadesini tekrar ettiğine ilişkin beyanı ile yetinilerek usul ve yasaya aykırı davranılması,
    4- Müştekinin ilk olarak verdiği 28/02/2011 havale tarihli şikayet dilekçesinde olayın tanıkları olarak ..ve ... bildirmesine karşın 25/03/2011 tarihli dilekçe ile diğer tanıklar .... tanık olarak gösterdiği, sanığın yukarıda belirtilen iddiaları karşısında re"sen araştırma ilkesi gereğince Mahkemece dinlenilmeyen tanıklar ... de beyanlarına müracaatla bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın bu yönlerden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    I-Olay:
    Hakaret suçundan yapılan yargılama sonucunda, sanığın 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın beraat etmesi gerektiği gerekçesiyle karara itirazı üzerine, mercii Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nce, şekil yönünden yapılan inceleme sonucu itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyen mercinin, hükmü usul ve esas yönünden denetleme yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
    CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
    Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
    CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
    CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    İnceleme konusu somut olayda; sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, beraat etmesi gerektiğini belirterek itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciice, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yalnızca şekil yönünden incelendiği, esasa ve sübuta ilişkin inceleme yapılamadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
    Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılıkları denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve kararın esası incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Bu itibarla bozma nedenine göre, mercii kararı dışında Körfez Sulh Ceza Mahkemesi"nin kararına yönelik kanun yararına bozma talebinde ileri sürülen diğer hukuka aykırılıklar bu aşamada inceleme konusu yapılmamıştır.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
    1- Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 22.05.2012 tarihli ve 2012/81 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 21.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara