Güveni kötüye kullanma değişen suç vasfı ile kullanma hırsızlığı - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/47 Esas 2016/4039 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/47
Karar No: 2016/4039
Karar Tarihi: 27.04.2016

Güveni kötüye kullanma değişen suç vasfı ile kullanma hırsızlığı - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/47 Esas 2016/4039 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyetine karar vermiştir. Sanık, araba anahtarını çalarak otoparkta bulunan araç ile kaza yapmıştır. Temyiz edilen kararda, bozmaya uyarak yapılan yargılamaya ve delillere uygun olarak sanık hakkında 1 yıl 5 ay hapis cezası verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak, hükümde yapılan yanlışlıklar nedeniyle mahkeme kararı bozulmuştur. Sanığın cezasının TCK'nın 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim yapılıp 1 yıl 3 ay yerine, 1 yıl 5 ay olarak işlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca, mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunludur ve denetim süresi hapis cezası süresinden az olamaz. Sanık müdafii tarafından temyiz edilen hüküm nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil oluşturması ve aleyhe bozma yasağına rağmen, sanık aleyhine hüküm doğuracak şekilde bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, sanığın cezasının 1 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılarak yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır. Sonuç olarak, hüküm BOZULMUŞ ve sanığın cezasının 1 yıl 3 ay hapis cezası olarak düzeltilmesi ve denetim süresinin 1 yıl 3 ay olarak belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri olarak; TCK'nın 62 ve 5237 sayılı Kanun'un 51 ve 53. maddeleri üzerinde durulmuştur.
15. Ceza Dairesi         2016/47 E.  ,  2016/4039 K.
"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi

SUÇ : Güveni kötüye kullanma (değişen suç vasfı ile kullanma hırsızlığı)


Hırsızlık suçundan sanığın mahkumiyetine yönelik hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanığın katılanın rızası olmaksızın arabasına ait anahtarı rızası dışında alarak çalıştığı otoparkta bulunan araç ile kaza yaptığı olayda, hırzılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin kararın usul ve yasaya uygun olmadığına ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Sanık hakkında hüküm kurulurken 1 yıl 6 ay hapis cezasının TCK"nın 62. maddesi ile 1/6 oranında indirim yapılırken 1 yıl 3 ay yerine, 1 yıl 5 ay olarak hesaplanması,
2-18.05.2010 tarihli ilk hükümde sanık hakkında sonuç olarak 10 ay hapis ve 1000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi ve hükmün sadece sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi gereğince sanık yönünden kazanılmış hak teşkil oluşturması ve aleyhe bozma yasağına rağmen, sanık aleyhine hüküm doğuracak şekilde bozma ilamından sonra yapılan yargılama sonunda, sanığın sonuç olarak 1 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 06.04.2010 tarih ve 2010/4-71 E, 2010/76 K sayılı ilamında belirtildiği gibi; 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesiyle, ceza infaz kurumu haline getirilip, sadece hapis cezasıyla sınırlı olarak kabul edilen ertelemede, maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkemece bir deneme süresinin belirlenmesi zorunlu olup, bu sürenin belirlenmemesi veya eksik belirlenmesinin, aleyhe bozma yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, yine zikredilen maddenin 3. fıkrasında, denetim süresinin mahkûm olunan hapis cezası süresinden az olamayacak şekilde belirlenmesi gerektiği gözetilmeden hapis cezası süresinden az denetim süresi belirlenmesi,
4-5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinde yer alan hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğun, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmeye kadar, üstsoyu ile diğer kişiler yönünden ise cezanın infazı tamamlanıncaya kadar sürmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 3. bendinde "1 yıl 5 ay" olarak geçen ibarenin " 1 yıl 3 ay" ve 3. bendindeki "1 yıl" olarak belirlenen denetim süresinin " 1 yıl 3 ay" olarak düzeltilmesi hükme son fıkra olarak “Ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak gözetilerek, sanığın 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 326/son maddesi uyarınca infazın 10 ay hapis ve 1000 TL adli para cezası üzerinden yapılmasına” paragrafının eklenilmesi hüküm fıkrasından 5237 sayılı Kanun"un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın “c” bendinde yer alan, kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 27.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Hemen Ara