Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/11411 Esas 2022/3018 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2021/11411
Karar No: 2022/3018
Karar Tarihi: 26.05.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/11411 Esas 2022/3018 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2021/11411 E.  ,  2022/3018 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN;
    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.01.2020 tarih ve 2017/273 - 2020/1 sayılı kararı
    Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme
    Hüküm : 1-)Sanıklar ... ve ... hakkında; Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçlarından ayrı ayrı CMK'nın 223/3-d maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına dair istinaf başvurusunun esastan reddi,
    2-)Sanıklar ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,
    ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında;
    a-TCK'nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca ayrı ayrı mahkumiyetlerine dair istinaf başvurularının düzeltilerek esastan reddi,
    b-Silahlı terör örgütüne üye olma, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçlarından ayrı ayrı ceza verilmesine yer olmadığına dair istinaf başvurusunun esastan reddi
    Temyiz edenler : Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...
    İslam Şen, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafileri, sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., Katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı vekili, katılan TBMM vekili, katılan ... Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ... vekili, müşteki ... vekili, müşteki Maliye Hazinesi vekili
    Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyizin sebeplerine göre dosya incelendi gereği düşünüldü;
    Bir kısım sanıklar müdafileri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ın duruşmalı inceleme istemlerinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından takdiren 01.02.2018 tarih ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK'nın 299/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
    I-)Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçları açısından Milli Savunma Bakanlığının ve Maliye Hazinesinin;
    Silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçları açısından katılan TBMM, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı, T.C. Cumhurbaşkanı ..., müşteki Maliye Hazinesinin nitelikleri itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından, bölge adliye mahkemesinin CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup TBMM ve T.C. Cumhurbaşkanı ... hakkında bu hususta da mahallinde bir karar verildiğinden; ... ve Maliye Hazinesinin vekillerince de; verilen temyiz dilekçelerinin itiraz olarak kabulü ile ilgili merci tarafından inceleme yapılmak üzere dosyanın temyizen incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
    II-) Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçları açısından katılan T.C. Cumhurbaşkanı ... vekilinin doğrudan doğruya zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılma imkanı da bulunmadığından temyiz taleplerinin CMK'nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
    III-) İstinaf kararının sanıklar ..., ... ve ... müdafiine usulüne uygun olarak 26.01.2021 tarihinde tebliğ edildiği, 22.02.2021 tarihinde 5271 sayılı CMK'nın 291. maddesinde belirlenen süreden sonra temyiz ettiği anlaşıldığından; sanıklar müdafiinin temyiz isteminin aynı Kanunun 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
    IV-)Katılan T.C. Cumhurbaşkanlığı, TBMM vekillerinin tüm sanıklar hakkında cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etme suçlarından verilen ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin kararlara yönelik olarak yapılan incelemede; ilk derece mahkemesinin ceza verilmesine yer olmadığına dair kararlarına yönelik istinaf başvurularının esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararlarının CMK'nın 286/2-h maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan anılan suçlar yönünden temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK’nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
    Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    Vicdani kanının oluştuğu temyizin kapsamı ile sınırlı, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
    V-)HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
    5237 sayılı TCK’nın 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir
    düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
    Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
    Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
    Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
    15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
    Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
    Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer
    taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
    Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirme veya bu düzenin fiilen uygulanmasının önleme amacını gerçekleştirmek için TBMM'ye ve T.C. Hükumetine yönelen saldırılan bütün olarak Anayasayı ihlal suçunu oluşturacağı, TCK'nın 311. ve 312. maddeleri kapsamında tanımlanan suçların, bu amaçlar dışında TBMM'nin ve T.C. Hükumetinin Anayasaya uygun bir şekilde görevlerini yerine getirmelerini engelleme hallerinde oluşacağı, aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun tüm unsurlarıyla gerçekleştiği durumlarda, sanıkların ayrıca TCK'nın 311. ve 312. maddellerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılamayacakları; TCK'nın 314. maddesinde tanımlanan suçun ise, Devletin güveniliğine, toprak bütünlüğüne, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçları işlemek amacıyla kurulan silahlı örgütlerin kurucuları, yöneticileri ve üyelerini cezalandırmaya yönelik hazırlık hareketlerini suç sayan ve yaptırıma bağlayan özel bir suç tipi olması dolayısıyla geçitli suç ilişkisi ihtiva ettiği anlaşılmaktadır.
    VI) SOMUT OLAY:
    Dava konusunun Hava Harp Okulu 2. sınıf öğrencisi olan ve 3. Filo olarak adlandırılan sanıkların, Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral ... Partigöç
    tarafından imzalanan “Sıkıyönetim Direktifi” konulu emir ve eklerindeki “Atama Listesinin” 364. sırasında TRT İstanbul Müdürü olarak ismi yer alan Hava Harp Okulu Öğrenci Alay Komutanı ...'in doğrudan emir ve talimatı gereğince, kendilerine verilen konusu suç oluşturan emir ve direktifler doğrultusunda 3. Filo Kol Komutanı Kurmay Yüzbaşı ..., 3. Filo Takım Komutanları Teğmen ... ve Teğmen ... tarafından çok ivedi olarak içtima alanında toplanıp, önceden hazırlanan listede isimleri bulunanlarla birlikte tam teçhizatlı olarak ve kasalarca mühimmatı da yanlarına alarak darbe kalkışmasına destek vermek amacıyla İstanbul'a doğru yola çıkmaları eylemlerini kapsadığı, sanık öğrencilerin her yıl rutin olarak Temmuz-Ağustos döneminde gerçekleşen ve 13 Temmuz 2016 ile 17 Ağustos 2016 tarihleri arasında Yalova Hava Meydan Komutanlığında icra edilmesi planlanan Hava Harp Okulu Tatbiki Eğitim Kampına katıldıkları, sanıklar ... ... ile ... ...'ın ise şoför olarak görev yaptıkları, 15 Temmuz akşamı saat 21:30'da "yat" içtiması verildiği, 22:00 sıralarında yatış içtimasının tamamlandığı, yaklaşık 5-10 dakika sonra "scramble" olarak bilinen acil içtima çağrısı yapılarak tüm öğrencilerin tam teçhizatlı olarak hazır olmalarının emredildiği, bir listeye göre isimler okunarak gruplandırıldıkları, sanık öğrencilerin de önceden hazırlanmış listede isimlerinin bulunduğu, 3. Filo Kol Komutanı Kurmay Yüzbaşı ...'nın alanda bulunanlara plansız eğitim yapılacağını söylediği, bunun dışında öğrencilere nereye gideceklerine dair bir bilgilendirme yapılmadığı, akabinde sanıkların sürücülüğünü sanık ...'nin yaptığı ... plakalı otobüs ile sürücülüğünü ...'ın yaptığı 623132 plakalı otobüse bindirildikleri, ... plakalı aracı 3. Filo Kol Komutanı Kurmay Yüzbaşı ... ve 3. Filo Takım Komutanı Teğmen ...'ın, 623132 plakalı aracı ise 3. Filo Takım Komutanı Teğmen ...'nun komuta ettiği, sanıklara 40'ar, 80'..., 100'... olmak üzere değişen sayılarda mermi dağıtıldığı, mermilerin şarjöre takılmasının emredildiği, araçların İstanbul yönüne doğru hareket ettikleri, Osmangazi Köprüsü'nü geçtikten sonra ...'nın öğrencilere dolu şarjörlerin silahlara takılması emrini verdiği, sanıklara uyuyabileceklerinin söylendiği, ilerleyen saatlerde trafiğin de yoğunlaşması ile otobüslerin etrafının halk tarafından sarıldığı, komutanlar tarafından öğrencilerin Hava Harp Okuluna götürüldüklerinin söylenmesi üzerine, bu bilginin orada bulunan vatandaşlarca da teyidi alındıktan sonra halkın yatıştığı, sanıkların nereye gönderildiklerini o sırada öğrendikleri, 16.07.2016 tarihinde saat 03:00 sıralarında Fatih Sultan ... Köprüsü Kavacık mevkiine ulaşıldığında trafiğin durma noktasına geldiği, yola devam etme imkanı kalmayan sanıkların sabaha kadar araçlar içerisinde bekledikleri, bunun dışında bir olaya karışmadıkları, aynı gün saat 08:00 sıralarında polis ekiplerince gözaltına alındıkları, darbe teşebbüsü olduğunu ise sabah polis karakolunda öğrendikleri, acil içtimaların askeri eğitimde sık
    karşılaşılan bir durum olduğu, öğrencilerin öncesinde de acil içtimaya tam teçhizatlı olarak çağrıldıkları, plansız eğitimlerde öğrencilere nereye gideceklerinin bildirilmediği, sanık öğrencilerin kamp boyunca çadırlarda kaldıkları, kampta
    öğrencilere telefon verilmediği, cep telefonlarını yalnızca Cumartesi ve Pazar günleri 09:00-12:00 arasında kullanabildikleri, diğer zamanlarda kapalı olarak komutanlarında bulunduğu, çadırlarda televizyon bulunmadığı, bazı öğrencilerin radyolarının bulunduğu, ancak içtimadan sonra radyolara da erişim sağlayamadıkları anlaşılmıştır.
    VII-)HUKUKİ AÇIKLAMALAR VE SOMUT OLAY ÇERÇEVESİNDE HÜKÜMLERİN İNCELENMESİ:
    Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan verilen mahkumiyete dair kararlara yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
    Dosya kapsamına göre; örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna ilişkin planlanan hazırlık ve icra organizasyonundan önceden haberdar oldukları kanıtlanamayan, gerçekleştirilen kalkışmadan çok kısa bir süre önce her yıl rutin olarak yapılan tatbiki eğitim kampına katılan, olay akşamı "yat içtiması" akabinde "scramble" olarak bilinen acil içtima çağrısı ile tam teçhizatlı olarak içtima alanına çağrılan, kendilerine eğitim üstleri tarafından eğitim faaliyeti yapılacağı bildirilerek yine üstleri tarafından otobüslere bindirilen, nereye gideceklerine dair bilgilendirme yapılmayan, yolda giderken de yine üstleri tarafından kendilerine otobüste uyuyabilecekleri söylenilen, telefonları kendilerine verilmeyen, yanlarında herhangi bir iletişim aracı bulunmayan, ilerleyen saatlerde trafiğin de yoğunlaşması ile bindikleri araçların etrafının vatandaşlar tarafından sarılması üzerine üstleri tarafından vatandaşlara Hava Harp Okuluna götürüldükleri bildirilen, araçları çevreleyen vatandaşlar tarafından da Hava Harp Okulundan bu bilginin teyidi üzerine kendilerine herhangi bir müdahalede bulunulmayan, oluşa göre; ne için götürüldüklerini o sırada öğrenen ve o saatten sonra geldikleri otobüs içerisinde bekleyen, kalkışmaya yönelik herhangi bir eylem ve faaliyette bulunmayan, askeri hiyerarşinin altında yer alan ve Harp Okulu 2. sınıf
    öğrencisi olan sanıklara atılı Anayasal Düzeni Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs Etme suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı, dolayısıyla beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilip, ancak;
    1-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... bakımından;
    Dosya kapsamına, dosyada mevcut ardışık arama kayıtlarına ve tanık beyanlarına göre Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları arasında geçitli suç ilişkisi cari olan sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı, Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna vücut vermeyeceği nazara alınarak, makul bir ceza ile cezalandırılmaları gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı ve dosya kapsamı ile uyumlu bulunmayan kabul ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2-..., ..., ..., ..., ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... bakımından;
    Ayrıntıları ve hukuki mahiyeti Dairemizin 13.11.2019 tarih ve 2018/5526 esas - 2019/6842 karar sayılı ilamında açıklandığı üzere;
    Asker bir şahsın; örgütün gizlilik ve deşifre olmamak kuralına riayetle, örgütün talimatı ile ve örgütsel irtibatı sağlamak maksadıyla kamuya açık ve birbirinden bağımsız market, büfe, kırtasiye, lokanta vb. gibi sair işletmelerde kurulu bulunan, ücret karşılığı kullanılan sabit hat veya ankesörlü hatlar ile mahrem imam tarafından arandığı, "her türlü şüpheden uzak, kesin kanaate ulaştıracak somut olgu ve teknik verilerle tespit edilmesi ve yargılama yapan mahkemenin de tam bir vicdani kanaate ulaşması halinde, kişinin örgütle bağlantısını gösteren hukuka uygun delil olacağı",
    Hususu gözetildiğinde;
    a-Öncelikle sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nın haklarında ankesör veya sabit hatlardan periyodik ya da ardışık aramalarının olduğuna yönelik herhangi bir kayıt, bulunup bulunmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ankesörlü sabit hatlardan ardışık arama
    bilgi havuzundan sorulup, varsa buna ilişkin bilgi ve belgelerin getirtilmesi yine sanık ile birlikte ardışık arandığı tespit edilen şahıslar var ise bu şahıslarla ilgili herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığı belirlendikten sonra şahısların tüm aşama ifadelerinin getirtilerek gerekirse tanık olarak dinlenmelerinin sağlanmasından;
    b-İstinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan sanık ... hakkındaki ankesör sorgusu analiz raporu ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkındaki ankesör sorgusu analiz raporunda belirtilen ve sanıklar ile birlikte ardışık arandığı tespit edilen şahıslarla ilgili herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma olup olmadığı belirlendikten sonra şahısların tüm aşama ifadelerinin getirtilerek gerekirse tanık olarak dinlenmelerinin sağlanmasından;
    c-UYAP'ta oluşturulan örgütlü suçlar bilgi bankasında araştırma yapılarak sanıklar ile ilgili herhangi bir beyan yahut ifade olup olmadığının tespiti, gerektiğinde bu kişilerin tanık olarak dinlenilmesinden;
    d-İstinaf aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan ve sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ...'in, sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ...; temyiz aşamasında dosya içerisine geldiği anlaşılan ve sanık ... hakkında beyanlarda bulunan ... ..., ... ... ve ...'a ait ifade tutanaklarının duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulması, gerek görülmesi halinde ilgili şahısların tanık olarak dinlenilmesinin sağlanılmasından;
    Tüm bu delillerin CMK’nın 217. maddesi uyarınca duruşmada sanıklar ve müdafilerine okunup diyeceklerinin sorulduktan sonra, silahlı terör örgütüne üye olma suçu ile Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu arasındaki geçitli suç ilişkisi de gözetilmek suretiyle sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerekirken delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu dosya kapsamı ile uyumlu bulunmayan kabul ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    3-Sanık ... Bakımından;
    Sanığın, UYAP sisteminden alınan ve dosya içerisine konulan nüfus kayıt örneğine göre, hükümden sonra 20.11.2020 tarihinde öldüğüne ilişkin kayıt araştırılarak öldüğünün anlaşılması halinde TCK'nın 64/1. maddesi gereğince sanık hakkında düşme kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
    Kanuna aykırı sanıklar müdafileri, sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ..., sanık ...'ün temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş
    olduğundan, hükümlerin CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz talebi reddedildiğinden inceleme dışı kalan ve suçu birlikte işleyen sanıklar ..., ... ve ... hakkındaki mahkumiyet hükümleri bakımından bozma kararının CMK'nın 306. maddesi uyarınca SİRAYETİNE; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ...'ın, bozma sebebi, mevcut delil durumu ve sanıkların tutuklulukta geçirdiği süre nazara alınarak tahliye taleplerinin reddi ile TUTUKLULUK HALLERİNİN DEVAMINA; sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'ün bozma sebebi ve mevcut delil durumu nazara alınarak CMK'nın 109/3-a maddesi gereğince "yurtdışına çıkmamak" adli kontrol tedbiri uygulanmak suretiyle TAHLİYELERİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde DERHAL SALIVERİLMELERİNİN sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına müzekkere yazılmasına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara