Esas No: 2015/5563
Karar No: 2015/13347
Karar Tarihi: 07.12.2015
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/5563 Esas 2015/13347 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Hakaret suçundan sanığın TCK"nın 125/1-4, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 02/04/2009 tarihli kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20/03/2014 gün ve 99150 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02/04/2009 tarihli ve 2008/793 esas, 2009/99 sayılı kararı sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 32. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının araştırılmadığından ve haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmadığından Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 25/09/2013 tarihli ve 2012/11490 esas, 2013/23579 karar sayılı ilâmı ile bozulmasına müteakip, hakaret suçu açısından hükmün temyiz edilemez olduğundan temyiz isteğinin reddine karar verilmesi ile kesinleştirilerek infaza verildiği anlaşılmakla,
Sanık hakkında akıl hastası olup olmadığının araştırılmadığı ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmadığı için kararın bozulduğu göz önüne alındığında, hakaret suçu açısından akıl hastalığı ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için, yargılamanın devamı beklenmeyerek cezanın kesinleştirilip infaza verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Sanık hakkında hakaret suçundan yapılan yargılama sonucunda, 1740 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Yargıtay 4. Ceza Dairesince temyiz isteminin reddine karar verilmesi üzerine, infaz aşamasında kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Sanık hakkında akıl hastalığı bulunup bulunmadığının araştırılmaması ve hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanma olanağının bulunup bulunmadığının tartışılmamasının hukuka aykırı olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
1) Akıl hastalığına ilişkin olarak:
TCK"nın 32. maddesi : “(1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur.
(2) Birinci fıkrada yazılı derecede olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmibeş yıl, müebbet hapis cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla, kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir.” hükümlerini düzenlemiştir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın eşi Duygu Gülperi Ergin"in hükümden sonra sunduğu, sanığa “bipolar bozukluk” tanısı konulduğunu ve kendisine vasi atandığını belirtmesi ve buna dair kararları sunması ile sanığın hakaret suçu ile birlikte işlediği silahlı tehdit suçundan yapılan yargılamada aldığı cezasının Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından akıl hastalığının araştırılması zorunluluğundan bozulması karşısında, suç tarihi itibariyle TCK"nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda CMK’nın 74. maddesine göre gözlem altında tutulup usulünce sağlık kurulu raporu alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi zorunluluğu, hükmün kanun yararına bozulmasını gerektirmiştir.
2- Haksız tahrik hükümlerinin tartışılmaması hususuna ilişkin olarak:
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Ceza Genel Kurulu"nun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararında belirtildiği üzere; kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı Kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hakimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay incelendiğinde; mahkeme sanığı hakaret eyleminden 5237 sayılı TCK"nın 125/1-4, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince cezalandırma yoluna gitmiştir. 5237 sayılı TCK"nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı bizatihi mahkemenin takdirine ilişkin bir konu olup mahkeme bu hususta sanık lehine haksız tahrik indirimi yapmayarak takdir hakkını bu yönde kullanarak uygulama yapmıştır.
Açıklanan bu nedenlerle Adalet Bakanlığının, haksız tahrike ilişkin kanun yararına bozma talebi, takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, reddedilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına yönelik kanun yararına bozma isteminin, takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce akıl hastalığına ilişkin olarak yerinde görüldüğünden,
a- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Torbalı 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 02/04/2009 tarihli ve 2008/793 Esas, 2009/99 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
B- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 07/12/2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.