Esas No: 2011/11341
Karar No: 2011/13443
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11341 Esas 2011/13443 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, Seyhan Belediyesi ve Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan imar düzenlemesi sonucu Hazineye ait bir parselle ilgili olarak dava açmıştır. İmar uygulamalarının idari yargıda iptal edilmesi üzerine davacı, parsellin yeniden Hazine adına tescil edilmesini istemiştir. Mahkeme, davacının bu talebini kısmen kabul etmiş ve ihya edilen parselin sicilden terkinine karar vermiştir. Ancak, kısa kararda yer alan hüküm ile gerekçeli kararda yer alan karar çelişkili olmuş ve hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- İmar Kanunu'nun 18. maddesi
- 1086 sayılı HUMK'nun 388., 389. maddeleri
- 6100 sayılı HMK'nun 298., 297/2. maddeleri
- Anayasaya göre kararların alenen tefhim edilmesi gerektiği ilkesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2010
NUMARASI : 2008/675-2010/223
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı vekili, Hazineye ait 1116 (144) kadastro parselin bulunduğu alanda davalı Seyhan Belediyesi ile davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından İmar Kanunu"nun 18. maddesi gereğince imar düzenlemesi yapıldığını, ancak anılan imar uygulamalarının idari yargıda iptal edildiğini ileri sürerek, imar uygulaması sonucu 1116 parselin park alanına isabet eden 2.251 m2"lik kısmının Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar ile dahili davalı, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı taşınmazın idari düzenleme sonucu Seyhan Belediye sınırlarından Çukurova Belediyesine dahil edildiği gerekçesiyle davalı Seyhan Belediyesi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, diğer taraflar yönünden davacının iddiaların sabit olduğu gerekçesi ile 1116 nolu ihdas parselinin hazine adına ihyası ile imar planına göre parkta ve yolda kalması sebebi ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili, davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili ile dahili davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının çekişme konusu taşınmazın öncesinde tescilsiz alandan ihdasen Hazine adına tescil edildiğini ve Seyhan Belediyesince başka bir çok parselle birlikte 37 nolu imar düzenlemesine tabi tutulduğunu, bu imar uygulamasının idari yargı yerinde iptal edilmesi üzerine bilahare davalı Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan etap imar düzenlemesinin de idari yargı yerinde iptal edildiğini, bu nedenlerle çekişmeli taşınmazın kayıtlarının dayanaksız hale geldiğini ileri sürerek davacnın imar öncesi duruma dönülmesi ve ihdasen oluşan parselin yeniden Hazine adına tescili istekli eldeki davayı açtığı, çekişme konusu taşınmazın da içinde bulunduğu alanın yargılama sırasında yeni kurulan Çukurova Belediyesi sınırları içinde kalması üzerine anılan Belediyenin de davaya dâhil edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; 1086 sayılı HUMK"nun 388., (6100 sayılı HMK"nun 298.maddesi) uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 1086 sayılı HUMK"nun 389.maddesinde (6100 sayılı HMK"nun 297/2.maddesinde) öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin (HMK"nın 294/4. maddesi) son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HUMK"nnn 389. maddesine (HMK"nın 297/2. madesine) uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK ile HMK""nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, mahkemece, kısa kararda “ Fenni bilirkişi ..... 9.4.2010 günlü raporunda gösterilen 1116 numaralı ihdas parselinin hazine adına ihyasına, parselin imar planına göre yol ve parkta kaldığı anlaşıldığından ihya edilen parselin sicilden terkinine ” şeklinde hüküm kurulduğu halde, gerekçeli kararda bu hükme ilave olarak “ Davalı yerde davadan sonra Seyhan Belediyesinden ayrılan Çukurova Belediyesi kurulduğundan, Seyhan Belediyesi hakkında hüküm kurulmasına yerolmadığına ” şeklinde karar eklenmek suretiyle değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Kabule göre de; ihyasına karar verilen kök parselin park ve yol alanında kalsa dahi, imar işleminin idari yargıda iptal edilmesiyle, bu işlemin kapsadığı tüm uygulamaların iptal edilmiş sayılacağı gözardı edilerek terkine karar verilmesi doğru olmadığı gibi, yargılama masrafları arasında yeralan nispi karar-ilam harcıda dahil olmak üzere yargılama giderlerinin tamamının iptale konu idari işlemi yapan ve böylece dava açılmasına sebebiyet veren kabul kapsamına alınan belediyelere yüklenmesi gerektiğinin düşünülmemesi, öte yandan; davası kabul edilen davacı Hazine yararına nispi vekalet ücretine hükmedilecek yerde maktu vekalet ücreti verilmesi de isabetsizdir.
Tarafların belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.