Esas No: 2021/2371
Karar No: 2022/3570
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/2371 Esas 2022/3570 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/2371 E. , 2022/3570 K."İçtihat Metni"
İlk Derece Mahkemesi : Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.02.2019 tarih ve 2017/22 - 2019/102 sayılı kararı
Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma
Bölge adliye mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvurularının süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
I-Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...,..., ..., ..., ... ve ... müdafiilerinin ile sanık ...’nin duruşmalı inceleme istemlerinin, ilk derece mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşaması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
II-Katılanlar Milli Savunma Bakanlığının tüm suçlar yönünden; T.C. Cumhurbaşkanlığının ise silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Katılan ... Bakanlığının anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçları yönünden niteliği itibarıyla atılı suçlardan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılmasına imkan bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesinin CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün bulunmadığından, temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
b) Silahlı terör örgütüne üye olma suçunun niteliği itibariyle suçtan doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle de davaya katılma hakkı bulunmayan T.C.Cumhurbaşkanlığı vekilinin bu suçtan verilen hükümleri temyiz yetkisi bulunmadığından, katılan ... vekilinin temyiz istemlerinin 5271 sayılı CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
Katılan TBMM vekilinin temyizinin suç vasfına yönelik olduğunun belirlenerek, diğer temyiz taleplerine yönelik temyizin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi:
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar,belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Ayrıntıları, Dairemizin 22.03.2019 tarih ve 2018/7103 E. 2019/1953 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere;
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur. Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür.
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dahil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla, sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde, yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2. maddesi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak, amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
III-Bölge adliye ve ilk derece mahkemelerince sübutu kabul edilen somut olay ve bu çerçevede yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Şanlıurfa 20. Piyade Tugay komutanlığında tugay komutanı olarak görev yapan sanık ...’ın, 15 Temmuz 2016 tarihinde 19.30 sıralarında tugaydan ayrılarak evine gittiği, HTS kayıtları ve tanık beyanına göre, saat 21.30 sıralarında bir tanesi Ankara’dan olmak üzere yaptığı iki telefon görüşmesi gerçekleştirdiği, görüşme sonrasında sanık ...’ın kendi aracıyla 10-15 dakika içerisinde tugaya geldiği, habercisine “2. tank tabur komutanı olan sanık ... ve hudut alay komutanı olan sanık ...’i hemen araması” yönünde emir verdiği, daha sonra kurmay başkanı olan ...’ü arayarak “alarm veriyorum ekibini topla gel” dediği, ayrıca o günün nöbetçi amiri olan sanık ...’dan TSK yönetmeliğine aykırı olacak şekilde alarm vermesini istediği, saat 21.58’de verilen alarm sonrası tüm personelin tugaya gelmeye başladığı, tugaya gelen kurmay başkanı ... ile görüşen tugay komutanı ...’ın ona “bir emir geleceğini” söylediği ve peşinden beklemeye başladıkları, saat 22.15te gönderilen sıkıyönetim direktiflerinin, saat 22.45te sıralarında harekat merkezinin haber sistemine düştüğü, saat 22.46’da evrak yönetim sistemine aktarıldığı, saat 22.54’te tugay harekat merkezine iletildiği, saat 22.59’da ise vardiya amiri olan sanık ...’ün ekranına düştüğü, ancak sıkıyönetim direktiflerinin “yıldırım harekat” olarak gönderilmesi nedeniyle sanık ...’ün emirleri göremediği ve durumu sanık ...’e bildirdiği, ...’ün de kendisine gönderilmesi yönündeki talimatına binaen sıkıyönetim direktiflerinin sanık ...’e aktarıldığı, daha sonra ...’ün direktifleri sanık ...’in odasındaki printera aktarıp ... ile birlikte sıkıyönetim direktiflerinin çıktısını aldığı, peşinden ... ve ...’ün tugay komutanı sanık ...’ın odasına giderek tugay komutanı ile bir görüşme yaptıkları, sıkıyönetim direktiflerinde sanık ...’ın Şanlıurfa sıkıyönetim komutanı, sanık ...’ün ise Osmaniye sıkıyönetim komutanı olarak göründüğü, tabur komutanlarının gelmesiyle ...’ün odasında, tugay komutanı ..., kurmay başkanı ... ve tabur komutanları olan sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...’ün toplantı gerçekleştirdikleri, toplantı sonrasında mekanize tabur komutanı olan sanık ...’un içtima alanında toplanan tabur personeline “silahlı kuvvetlerin saat 03.00 itibariyle yönetime el koyacağını, sokağa çıkma durumlarının olduğunu, 06.00'dan sonra da sokağa çıkma yasağı ilan edileceğini bu kapsamda hazırlık yapın” şeklinde talimat verdiği, talimat neticesinde toplantıya katılan tabur komutanlarının da toplantıda sıkıyönetim direktifleriyle ilgili detayları öğrendiği, sanık ... dışındaki diğer tabur komutanlarının, toplantı sonrası emrindeki personele kışla emniyeti veyahut GZPT’li koktod kuruluşuna geçilecek gerekçeleriyle teçhizat ve mühimmat alım emri verdikleri, yönetmelik gereği GZPT’li Koktod teşkilatına geçilmesini gerektiren herhangi bir durum bulunmadığı, TRT spikeri tarafından darbe bildirisinin okunmasıyla tüm Türkiye’nin darbe girişiminden haberdar olduğu 00:05 saatinden sonra tabur komutanlarının verdiği emirler neticesinde cephanelikten tüm taburların mühimmat alımına gittiği, tanık beyanları ve cephanelik kayıtlarına göre bu kapsamda 63.346 adet G3 piyade tüfeği mermisi, 15200 adet MG3 mermisi, 2546 adet M16 mermisi, 4140 adet MP5 mermisi, 10420 adet M2 uçaksavar mermisi ve A4 tank silahı mermisinin cephanelikten alındığı, 1 adet bıçaklı 2 adet normal tankın yerinden çıkarılarak bakımlarının yapıldığı, bozuk olan farlarının değiştirildiği, her tanka birer adet A4 makineli tüfek ve M85 uçaksavarın yüklendiği, ayrıca personelden sağlam tankların plakalarının istendiği, tankların tugay dışına çıkması durumunda yolda kalması ihtimaline binaen M88 yol kurtarıcı tankının hazırlanması talimatı verilerek bu kurtarıcı için personel görevlendirmesi yapıldığı, tabur komutanı ... ile telefonla görüşerek sözlü olarak talimatları alan sanık ...’nin mekanize taburuna ait “mekanize bakım” isimli whatsapp grubunda “hücum yelek, kompozit başlık ve silahlı garajda bölükler hazır beklesin, acele edin acele, telsizleri açın, mebs takımı çevrimin kur dene, telsizci uzmanlar bölükleri dolaşsın, sözlü olarak hazır tekmili gelsin, bir iki kişi için tekmil bekletmeyin, yoklamanıza hakim olun, lütfen sessizliği sağlayıp emir komutayı alın, kargaşa olmasın, sukunet, personeli tamamlamayı müteakip seferi şahsi teçhizatları araçlara yükleyin, yorum yasak, sessizlik esas, koktod teşkilatına geçin,yorum yapan ceza alır, Derya tabur komutanının teçhizatını hazırlat,izinlere gidişler iptal, telefonlardan sosyal medyadan paylaşım yasak, bir durum anında 3. bölük ilk, 2. bölük 2. kademede çıkacak,şuan GZPT’li koktod teşkilatındayız, tekerlekli araçlar hazır olsun, muh des araçları 3. bölük plan yapsın, ayrıca tekerlekli çıkış için 1. ve 4. bölükler müşterek bir kuruluş yapsınmuh dessiz ihtiyat ve kışla emniyeti” şeklinde mesajlar attığı, bu mesaj sonrasında grupta yer alan personelin hazırlıklara başladığı, saat 00.10’da gruba “mebs takımı 4014 kodları, kod denge, 1. bölük denge sırasıyla 21, 22, 23, 24,25” yazılmasından sonra sanık ...’nin 00.16’da “kanal 34, 4014'te kanal 34, birinci bölük denge 11, ikinci bölük denge 12, üçüncü bölük denge 13, dördüncü bölük denge 14, muhimmat alış sırası 3 2 1 4, lütfen muhimmatı emirsiz dağıtmayın” şeklinde mesajlar atarak darbe girişimine yönelik planlamalar yapıldığı, saat 00.29 da mühimmat alındı mesajları gelmeye başlayınca 00.33 de “uçaksavar hazır mı diye” sorduğu, “bütün mühimmatlar hazır şuan, komutanım 9 mm kaç tane alayım size, ... yzb komutanım, tabur komutanı ve siz kaç tane tabanca mühimmatı istiyorsunuz” yazılması üzerine sanık ...’nin “20 tane, silah kullanma yetkilerini tekrar tebliğ edin, emre itaat disiplin konularından bahsedin, mühimmat, hücum yeleklerinde olacak şekilde dağıtın, araçlara ufak bayrakları takın, Derya land var mı bana” şeklinde mesajlar attığı, bu şekliyle kanuna aykırı şekilde kışla emniyeti kapsamını aşan teçhizatlı, mühimmatlı, GZPT’li koktod teşkilatına geçildiği, keza tanklara bayrak takılması hususunun askeri literatürde kışla dışına çıkılacağının belirtisi olduğu, tugay komutanlığı tarafından sıkıyönetim direktiflerine ilişkin mesajların dış birimlere aktarılmaya başlanması nedeniyle ilçe jandarma komutanlığında Şanlıurfa merkez ilçeleri (Haliliye, Eyyübiye, Karaköprü) nöbetçisi olan sanık ...’nın bağlı olan tüm karakollara sıkıyönetim direktiflerini gönderdiği, vali yardımcısı ... tarafından saat 23.15 sıralarında kurmay başkanı ... aranarak Şanlıurfa Başsavcısı, İl Emniyet Müdür Yardımcı ve Vali tarafından oluşturulan kriz masasına tugay komutanı sanık ...’ın da katılmasının teklif edildiği, sanık ... tarafından görüşüp size dönüş yapacağım denmesine rağmen herhangi bir dönüş yapılmadığı, saat 24.00 sıralarında tugay komutanı ...’ın il emniyet müdürlüğünü arayarak emniyet müdürü ile görüşmek istediği, emniyet müdürünün izinde olması nedeniyle il emniyet müdür yardımcısı ile görüştüğü, bu sırada emniyet müdür yardımcısının ...’a valinin de yanında olduğunu isterse onunla görüşebileceğini söylediği, sanık ...’ın vali ile yaptığı telefon görüşmesinde “yukarıdan gelen emre göre hareket edeceklerini” beyan ettiği, saat 01.30 sıralarında sanık ...’ün vali yardımcısını geri arayarak “halkın biriktiğini, kimsenin burnunun kanamaması için halkın içeriye girmemesi gerektiğini” söylediği, vali yardımcısının da “sizde bir hareketlilik olmazsa halk bir şey yapmayacaktır” şeklinde söylediği, darbe girişiminin başarısız olacağının anlaşmaya başladığı saat 02.00 sıralarında tüm mühimmatın cephaneliğe bırakılmasına karar verildiği, saat 03.00 sıralarında ise bağlı oldukları Diyarbakır 7. Kolordu tarafından 02.00 de gönderilen ve darbe girişimine karışmayacaklarına ilişkin yazı ilgi tutularak yazdıkları darbe girişiminde yer almayacaklarına dair yazıyı Valiliğe, İl Emniyet Müdürlüğüne ve alt birimlere gönderdikleri, anlaşılmıştır.
Şu hale göre:
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından;
1- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme; sanıklar ..., ..., ..., ... haklarında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme; sanıklar ..., ..., ..., ..., ... haklarında ise silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ...,.., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... haklarında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ...’nin, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz 2016 günü ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinde oluşturduğu "mahrem" yapılanmanın kullandığı kamu gücü, silah, vasıta ve mühimmattan istifade ederek planlayıp icra ettiği Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna, sübutu kabul olunan, iştirak iradesi kapsamında ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve neticeye katkı sunan eylemlerinin, amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenmiş; konumları, rütbeleri ve mesleki tecrübeleri itibariyle haklarında TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartları bulunmayan sanıklar ..., ..., ..., ...’in eylemleri, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen görevleri kabullenerek TCK 39/2-c kapsamında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım olarak doğru kabul edilmiş, darbe teşebbüsünü önceden bildikleri kanıtlanamayan ve darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini yerine getiren veya kolaylaştıran herhangi bir icrai harekette bulunmayan sanıklar ..., ..., ..., ..., ...’in ise; örgüt üyeliği suçunu işlediklerine ilişkin kabul ile sanıklar ..., ..., ErdemYurtoğulları, ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından beraatlerine ilişkin kabulde bir isabetsizlik bulanmamış, tüm bu gerekçelerle, sanıklar ..., ..., ..., ... ve müdafiilerinin, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... müdafilerinin, katılan TBMM vekilinin ve Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Savcısının temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazlar yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1.maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle mahkumiyet ile beraate ilişkin hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme; sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında silahlı terör örgütüne üye olma; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme; suçlarından kurulan mahkumiyet hükümleri ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ... ve ... haklarında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde;
a) Sanık ... yönünden;
Tabur komutanı olarak görev yapan yarbay ve mensubu olduğu örgüt ile kurduğu bağ nedeniyle, darbe teşebbüsünden önceden haberdar olduğu anlaşılan sanığın;
Bölük komutanı ...’a gönderdiği “tugay komutanının çağırması nedeniyle tugaya gittiğine” ilişkin mesaj kaydı, bilgi sahibi ... ile kendine bağlı bölük komutanlarının beyanları, sıkıyönetim direktiflerinin tugaya gelmesinden sonra tugay komutanının üst rütbeliler arasında yaptığı ve sıkıyönetim direktiflerinin bildirildiği toplantıya katılması, sanıklardan ...’ün sıkıyönetim direktiflerini gördükten sonra sanığın yanında direktiflerin kanunsuz olduğunu söylemesine tepkisiz kalması, yine TRT spikerinin darbe bildirisini okumasıyla tüm Türkiye’nin darbe girişiminden haberdar olduğu saat olan 00:05’ten çok sonra saat 01.00 civarında emrindeki personele mühimmat alım emri vermesi, bunun üzeri kendisine bağlı lojistik destek komutanlığından 01.20-02.16 arası toplam 8900 adet G3 piyade tüfeğinin alınması, tugay dışına çıkma ihtimali olan tankların yolda kalması halinde kurtarma amacıyla M88 tank kurtarıcıları hazırlanıp araç sürücüsü belirlenerek hazırlık yaptırması, saat 02.00 sıralarında mühimmat alınmasından rahatsız olan teğmenin sanığa “ne yapacağız komutanım” diye sorması üzerine “bizim komutanımız tugay komutanımızdır o ne derse onu yapacağız” diye cevap vermesi,
Şeklinde dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan Anayasayı ihlal suçunu teşkil ettiğinde kuşku bulunmamasına, suçun icra hareketlerini müşterek fail olarak gerçekleştiren sanığın hükumeti düşürüp yönetime el koymayı amaçlayan suç organizasyonu içinde yer aldığının anlaşılmasına nazaran konumu, rütbesi ve mesleki tecrübesi itibariyle TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartlarının bulunmadığı da gözetilerek fiil üzerinde ortak hakimiyet kurduğunun kabulü ile “müşterek fail” olarak TCK'nın 37. maddesi delaletiyle 309. maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b) Sanıklar ... yönünden;
Teğmen olarak görev yapan sanığın, dahil olduğu “mekanize bölük”adlı whatsapp grubunda darbe girişimine hazırlık yönünde talimatlar veren ...’nin mesajlarına “tamam komutanım” şeklinde cevaplar vermesi, yine “muh des bl.” adlı whatsapp grubunda saat 04:04te “nöbetçiler uyumasın, şoförler garaj bölgesinden ayrılmasın, kalan personel istirahat etsin çıkış yasak” yönelik emir vermesi, ayrıca tanık olarak dinlenen ...’in “alarm verilmesinden sonra tugaya geldiğinde sanığın hücum yelek kompozit başlık ve silahlı şekilde bölükler hazır beklesin” şeklinde emir verdiğini söylemesi karşısında; gerektiğinde sanığa bağlı personel yeniden dinlenerek, darbe girişiminin öğrenildiği saatten sonra sanığın birliğinin cephanelikten mühimmat aldığı hususu da gözetilerek sanığın mühimmat alım emri verip vermediğinin şüpheleri ortadan kaldıracak şekilde tespit edilmesi, mühimmat alım verilmesinin saptanması halinde sanığın eylemlerinin, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen eylemler olması nazara alındığında 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında anayasayı ihlal suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı düşünülmeden eksik araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi,
c) Sanıklar ..., ... ve ... yönünden;
Oluş, iddia, tanık beyanı, sanık savunmaları ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında;
Şanlıurfa 20. Piyade Tugay Komutanlığında üsteğmen olarak görev yapan sanıklar ... ve ...’ın, darbe girişiminin herkes tarafından öğrenildiği saatlerde emrindekilere mühimmat alım emri vermeleri, yine 15 Temmuz gecesi Jandarma’da Şanlıurfa ili merkez ilçelerinin nöbetçi astsubayı olarak görev yapan sanık ...’nın, tugay komutanlığından gelen kanuna aykırı sıkıyönetim direktiflerini ve sonraki emirleri bağlı olan karakollara göndermek, kendisine bu kanunsuz emri nasıl yayınlarsın ,bu yaptığın vatana ihanet denmesi üzerine de “ben gelen emri yayınlarım” şeklinde söylemek, darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra ise mesaj gönderilen karakolları arayarak mesajların imha edilmesini istemek şeklindeki dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımadığı, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelik olduğu, bu haliyle sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında ayrı ayrı Anayasayı ihlal suçuna yardım etmek suçundan mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken delillerin takdirinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
d) Sanık ... yönünden;
Ayrıntıları, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08.04.2008 tarih ve 9-18-78 sayılı kararında açıklandığı üzere; etkin pişmanlık hükümlerinin amacı, bir yandan terör ve örgütlü suçlarla mücadale bakımından stratejik önemi nedeniyle en etkili bilgi edinme ve mücadele araçlarından olan örgütün kendi mensuplarını kullanmak, diğer taraftan da suç işlemeyi önlemek, mensup olduğu yasa dışı örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olanları ve işlediği suçtan pişmanlık duyanları cezalandırmayarak ya da cezalarında belli oranlarda indirim yaparak yeniden topluma kazandırmaktır.
TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesinden yararlanabilmek için; failin yakalandıktan sonra bilgisi ölçüsünde örgüt içerisindeki konumuyla uyumlu şekilde kendisinin ve diğer örgüt üyelerinin eylemleri, örgütün yapısı ve faaliyetleriyle ilgili yeterli ve samimi bilgi vererek suçtan pişmanlığını söz ve davranışlarıyla göstermesi gerekmektedir. Bu bilgi, maddenin üçüncü fıkrasında aranan, örgütü çökertecek nitelikteki bilgi değildir. Verilen bilginin önemi cezanın belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Dairemizin 12.05.2015 tarih ve 2015/1426 E. 2015/1292 K., 26.10.2015 tarih ve 2015/1565 E. 3464 K. sayılı kararları).
TCK'nın 221. maddesinin 4. fıkrasının 2. cümlesi kapsamında etkin pişmanlıkta bulunulduğunun kabulü halinde, bu suçtan dolayı verilecek cezada 1/3'ten 3/4'e kadar bir indirim yapılacağı öngörülmektedir. Buna göre, belirlenen cezadan en az 1/3, en fazla 3/4 oranında bir indirim yapılacaktır. Bu iki sınır arasında yapılacak indirim, verilen bilginin niteliği, örgütün yapısı ve faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlarla ya da diğer örgüt mensuplarının tespiti ile ilgili olmak üzere elverişlilik derecesi, ceza soruşturması ya da kovuşturmasının hangi aşamasında etkin pişmanlıkta bulunulduğu gibi kıstaslar nazara alınarak mahkeme tarafından takdir ve tayin edilecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; silahlı terör örgütüne üye olduğu ve TCK’nın 221/4-2. cümlesinde öngörülen etkin pişmanlık şartlarını taşıdığı kabul edilen sanığın incelenen dosya kapsamı ve delillere göre, konumu itibarıyla, örgütün yapısı, faaliyetleri ve örgüt mensupları ile ilgili verdiği bilgilerin faydalılık derecesi gözetilerek, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun azami hadde indirim yapılması gerekirken dosya kapsamı ile uyuşmayan yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
e) Sanıklar ... ve ... yönünden;
15 Temmuz gecesi alarm verilmesi üzerine tugaya gelen sanıkların, sıkıyönetim direktifleri geldikten sonra tugay komutanı başkanlığında yapılan toplantıya tabur komutanı olarak katıldıkları, toplantı sonrasında sanık ...’ün emrindeki personele mühimmat alım emri verdiği ve kendisine bağlı topçu taburundan 00.10 da mühimmat alımı yapıldığı, sanık ...’ın ise toplantı sonrası saat 00.00 sıralarında emrindeki personele mühimmat alım emri vermesine binaen sanığa bağlı komuta destek taburundan 00.45-01.45 saatleri arası mühimmat alımı yapıldığı ve tüm tugay içerisinde en fazla mühimmat alan taburun sanık ...’a bağlı olan komuta destek taburu olduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların bu eylemleri nedeniyle Anayasayı ihlal suçundan TCK'nın 37. maddesi kapsamında asli fail olarak mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek sanıkların beraatine karar verilmesi,
f-) Sanık ... yönünden;
Oluş, iddia ve mahkeme kabulüne göre;
Özellikle yargılama sonunda hakkında suç duyurusunda bulunulan ...’in, “olay günü tugay komutanlığına geldiğinde sanığın kendisine sıkıyönetim ilan edildiğini söylediğini ve sanığın tugay komutanı başkanlığında tabur komutanlarıyla birlikte yaptığı toplantıda katıldığını” ifade etmesi karşısında, öncelikle ...’in tekrar dinlenmesi sağlanarak, sanığın tugay komutanı başkanlığındaki toplantıya katılıp katılmadığının şüpheye yol açmayacak şekilde belirlenmesi, sanığın toplantıya katıldığının anlaşılması halinde ise sıkıyönetim bildirisinin saat 23.00 sıralarında sanığın odasından çıkartılması, sanık ve kurmay başkanı ... tarafından okunup incelendikten sonra tugay komutanına götürülmesi hususu nazara alındığında, darbenin planlaması ve organizasyonu içerisinde bulunmayan askeri personel ile “yıldırım harekat” başlıklı bir haberin paylaşılmayacağı da gözetilerek sanığın ülke genelinde tek bir eylem kabul olarak kabul edilen darbe suçunun içinde müşterek fail olarak bulunup bulunmadığı tartışılıp değerlendirilmeden yazılı şekilde eksik araştırma sonucunda beraatine yönelik hüküm kurulması,
g) Sanıklar ..., ... ve ... yönünden;
Oluş, iddia, mahkeme kabulü ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında;
Sıkıyönetim direktiflerinin tugaya gelmesinden sonra Komuta Destek Tabur komutanı ...’ın tugay komutanının yaptığı toplantıya katıldıktan sonra 00.00-00.30 arası bölük komutanları ..., ..., ... ve ... ile biraraya geldiği, peşinden “silah mühimmatı alın” emri verdiği, saat 00.30-01.00 arasında sanıkların emri üzerine bölüklerinde mühimmat alındığı, sanık ...’ın kolluk beyanında “bu toplantıda ...’ın saat 03.00'te darbe olacağını, saat 06.00’da sokağa çıkma yasağı ilan edileceğini beyan ettiğini” ifade etmesi, sanık ...’in “tank 2012” isimli whatsapp grubunda saat 00.18’de “mesaj emri geldi, gece 3’ten itibaren darbe,sabah 6’dan sonra sokağa çıkma yasağı, kritik yerlerde şimdiden el atmışlar olaya” mesajı atması gözetildiğinde, sanıkların tabur komutanlarıyla yaptıkları toplantı sırasında darbe girişiminden haberdar oldukları, buna rağmen ...’in kendi kolluk beyanı ile sabit olduğu üzere 00.30-01.30 arası bizzat mühimmat aldığı, diğer sanıkların ise emrindeki personele mühimmat alım emri verdiği anlaşılmakla; sanıkların eylemlerinin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında anayasayal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ..., sanıklar müdafileri, katılan TBMM vekili ve bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma gerekçesi gözetilerek tutuklu sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...’ın tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.