Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1229 Esas 2022/3809 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1229
Karar No: 2022/3809
Karar Tarihi: 14.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1229 Esas 2022/3809 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/1229 E.  ,  2022/3809 K.

    "İçtihat Metni"

    I- TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2021 tarih ve 2021/133116 sayılı yazısı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/12/2019 tarihli ve 2019/2429 soruşturma, 2019/3978 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Kırklareli Sulh Ceza Hakimliğinin 02/04/2020 tarihli ve 2020/1109 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Şüphelinin kendisine ait Facebook isimli sosyal medya hesabından "Şakamı yapıyor lan bu dallama" şeklinde paylaşımda bulunması nedeniyle Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanına hakaret suçundan başlatılan soruşturma kapsamında kovuşturma izni talep edilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 17/10/2019 tarihli kararı ile kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini müteakip, Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığınca 03/12/2019 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilen karara karşı yapılan itirazın Kırklareli Sulh Ceza Hakimliğince reddine karar verilmiş ise de;
    Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığınca öncelikle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce tanzim edilen 17/10/2019 tarihli ve 75723908- 106- 03- 10583- 2019-E.36332 sayılı kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararın, idari yargı yoluna başvurma imkanı bulunan mağdura tebliğ edilip edilmediği hususunun araştırılması gerektiği, anılan kararın mağdura tebliğ edilmediğinin tespit edilmesi halinde ilgili birim tarafından gerekli tebliğ işleminin yapılarak kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararın kesinleştiği anlaşıldıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği cihetle,
    Somut olayda, dosya kapsamına göre bu yönde bir araştırma yapılmadığı ve anılan kararın mağdura tebliğ edilerek, idari yargı yoluna başvurma imkanı tanınmadığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 26/10/2021 gün ve 94660652-105-39-8858-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
    II- OLAY;
    Açık kimlik ve iletişim bilgilerini bildiren ihbar eden tarafından, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine gönderilen 28.04.2019 tarihli mail ile Facebook adlı sosyal medya paylaşım sitesinde "..." adı ile açılan hesaptan, Cumhurbaşkanına hakaret içerir paylaşımda bulunulduğuna dair ihbarda bulunulmuştur.
    İçeriğinde link bilgilerine de yer verilen ihbara konu mail ekinde yer alan çıktılarda, bir başka sosyal medya kullanıcısına ait hesaptan "Neremle güleyim bilemedim/gülen emoji işareti" bulunan yorumu ile paylaşılan; Cumhurbaşkanının, bir televizyon kanalında konuşma yaptığı esnada, içeriğinde "Ak Parti Kızılcahamam Kampı Canlı Yayın" ve "Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı: Etrafına korumalarla duvar ören Belediye Başkanı olamaz" yazısının bulunduğu görülen görseli içerir paylaşıma, "..." kullanıcı adlı hesaptan, "Şakamı yapıyor lan bu dallama/üç adet gülen emoji işareti" yazısı ve sembolleri ile yapılan paylaşım ile kullanıcının profil resmi ve hesabında bulunan üç ayrı fotoğrafına ilişkin ekran görüntülerinin bulunduğu görülmüştür.
    Süreçte Adalet Bakanlığı ve Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığına iletilen ihbar evrakının, Kırklaereli Cumhuriyet Başsavcılığının 06.05.2019 tarihli yazısı ile gereği için Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine müteakip 2019/2429 soruşturma numarasına kayden, atılı suçtan soruşturmaya başlanmıştır.
    Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin araştırılıp, kimlik ve adres bilgileri ile savunmasının ve delillerinin tespit edilmesi varsa tanık ifadelerinin alınması, hesabın şüpheli tarafından kullanılıp kullanılmadığının araştırılmasına dair tahkikat evrakı hazırlanmasına ilişkin talimatına istinaden yürütülen çalışma kapsamında; 13.06.2019 tarihli sosyal medya açık alan araştırma tutanağı ile ihbara konu sosyal medya hesabında kullanılan fotoğraf ile Lüleburgaz'a ait fotoğrafların bulunmasına nazaran, polnet sisteminde ... adı ile kimlik tespiti yapılan şahsa ait fotoğrafın birbirine benzerlik gösterdiği ayrıca şahsın Lüleburgaz doğumlu olduğu tespit edilerek, açık kimlik, iletişim ve adres bilgileri belirlenen şüphelinin hesabın kullanıcısı olabileceği değerlendirilmiştir.
    Yapılan davet üzerine kolluğa kendisinin geldiği, zor kullanmanın olmadığı belirtilen ..., 17.06.2019 tarihinde yakalanarak gözaltına alınmıştır. Aynı tarihte müdafii istemediğini beyanla, kollukta, şüpheli sıfatı ile verdiği ifadesinde özetle; hesabı kendisinin kullandığını ve bir başka şahsın yaptığı paylaşıma istinaden ihbara konu yorumu, mizah amaçlı kendisinin yaptığını, suç olduğunu bilmediğini, bilse idi yapmayacağını, pişman olduğunu beyan etmiştir.
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan düzelenen tahkikat evraklarını içerir 17.06.2019 tarihli kolluk fezlekesi, 19.06.2019 tarihli İlçe Emniyet Müdürlüğünün üst yazısı ekinde, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sunulmak üzere Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen, Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığının 25.09.2019 tarihli, 2019/2429 soruşturma sayılı fezlekesi ile özetle; her ne kadar soruşturma dosyası içerisinde ekran görüntüsü bulunmamakta ise de ihbara konu paylaşımı kendisinin yaptığını ikrar eden şüpheli hakkında, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan kovuşturma izni verilmesi istenilmiştir.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün, şüphelinin Facebook isimli sitede, 28.04.2019 tarihinde Cumhurbaşkanın kürsüde konuşur vaziyette görüldüğü, "Ankara/ Kızılcahamam canlı" yazısı ile Cumhurbaşkanının "Etrafına korumalarla duvar ören belediye başkanı olamaz", "Kızılcahamam kampı canlı yayın" yazılı haber görüntüsü ile "Şakamı yapıyor lan bu dallama", şeklindeki yazılı ifadeyi paylaşmasının, paylaşımdaki ifadenin saygı sınırlarını aşan nezaket dışı ifadeler olmakla birlikte, ağır eleştiri kapsamına girdiğinden Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında değerlendirilemeyeceğine dair düşüncesine Bakan adına Bakan Yardımcısı tarafından 17.10.2019 tarihinde olur verilmiştir.
    Düşünce örneği ve ekli dosya, Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 13.11.2019 tarihli yazısı ile Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığına ve aynı tarihli Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığının yazısı ile de Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
    Karar başlığında müşteki/mağdurun belirtilmediği görülen, Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.12.2019 tarihli, 2019/2429 soruşturma ve 2019/3978 sayılı kararı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturma neticesinde şüpheli ... hakkında, itiraz kanun yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Özetle, ilgili kısmında belirtildiği şekli ile kararın gerekçesi şöyledir;
    "...yapılan sosyal medya araştırması neticesinde şüphelinin kullandığının tespit edilen Facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde "şakamı yapıyor lan bu dallama" şeklinde paylaşımda bulunduğu, her ne kadar soruşturma dosyası içerisinde söz konusu paylaşımı gösteren görüntü çıktısı bulunmadığı anlaşılmış ise de şüphelinin söz konusu paylaşımı yaptığını açıkça ikrar ettiği,
    Şüphelinin üzerine atılı suç yönünden 25.09.2019 tarihinde kovuşturma izin talebinde bulunulduğu, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 17.10.2019 tarih ve ...sayılı kararı ile paylaşımdaki ifadenin saygı sınırlarını aşan nezaket dışı ifadeler olarak değerlendirildiği, ağır eleştiri kapsamına girdiği, bu sebeple Cumhurbaşkanına Hakaret eylemi kapsamında değerlendirilemeyeceğine kanaat edildiği ve kovuşturma izni verilmesine yer olmadığı hususunda görüş bildirildiği anlaşılmakla,
    Yasal unsurları oluşmayan suç nedeniyle şüpheli hakkında kovuşturmaya yer olmadığına,.. itiraz yolu açık olmak üzere CMK 172. maddesi uyarınca karar verildi."
    Verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar, şüphelinin kolluk ifadesinde beyan ettiği ve mernis kayıtlarında da geçen adresine gönderilmiş ve mazbataya göre geçici olarak adresinde bulunmaması nedeni ile Tebligat Kanunun 21. maddesince muhtara teslim edilip, ikametinin kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırılmak ve komşusuna haber verilmek sureti ile 06.12.2019 tarihinde tebliğ edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığının 16.03.2020 tarihli yazısı ile de Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine gönderilmiştir.
    UYAP sisteminden, Kırklareli Sulh Ceza Hakimliğine sunulmak üzere Lüleburgaz Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 23.03.2020 tarihli dilekçesi ile Cumhurbaşkanı vekili, özetle; kovuşturmaya yer olmadığına dayanak teşkil eden Bakanlığının kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair idari dava konusu edilebilecek kararın taraflarına tebliği yapılmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Danıştay 8. Dairesinin emsal kararında soruşturma veya kovuşturma izninin verilmemesine dair kararların yargı denetimi dışında tutulmasının düşünülemeyeceğini, niteliği itibari ile idari yargı denetimine tabi, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu olabilecek bir işlem olduğunun belirtildiğini, bu nedenle izin verilmemesine dair Bakanlığın verdiği kararın kendilerine tebliği yapılmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, esasa yönelik ise paylaşımın hakaret maksatlı ve Cumhurbaşkanını toplum nezdinde küçük düşürmeye yönelik olduğunu ve ayrıntılarına yer verdiği emsal kararlar kapsamında atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğunu, paylaşımın ifade özgürlüğü kapsamında da değerlendirilemeyeceğini belirtilerek, kararının kaldırılmasına yönelik itirazda bulunmuştur.
    Cumhuriyet Başsavcılının 24.03.2020 tarihli müzekkeresi ile itiraz hususunda karar verilmek üzere soruşturma evrakı, Kırklareli Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmiştir.
    Kırklareli Sulh Ceza Hakimliği, 02.04.2020 tarih, 2020/1109 değişik iş sayılı kararı ile CMK'nın 173/3 maddesi uyarınca itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir. Özetle, ilgili kısmında belirtildiği şekli ile kararın gerekçesi şöyledir;
    "...İtiraz konusu somut olayda her ne kadar müşteki vekili tarafından; kamu davası açılması gerektiğinden bahisle itiraz edilmiş ise de; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 299. maddesi gereğince kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Bu kapsamda atılı suç yönünden 25/09/2019 tarihinde kovuşturma izin talebinde bulunulduğu ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'nün 17.10.2019 tarih, 36332 sayılı kararı ile kovuşturma izni verilmesine yer olmadığı hususunda görüş bildirildiği anlaşılmış olup, bu itibarla soruşturma savcısınca verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bir isabetsizlik görülmediği, kararın usul ve yasaya uygun olarak tesis edilmiş olduğunun kabulü ile;...itirazının reddine karar vermek gerekmiştir..."
    15.06.2020 tarihli dilekçesi ile vekaletname de ibraz eden Cumhurbaşkanı vekili, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, merci kararına yönelik kanun yararına bozma yoluna başvuru şartlarının oluştuğu, kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik emsal yargı kararları uyarınca idari dava konusu yapılmasının mümkün olması karşısında, bahse konu kararın taraflarına tebliğ edilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verileyeceği ayrıca esasa yönelik olarak atılı suçun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden itirazın reddine karar verilmesi nedenleri ile merci kararının açıkça hukuka aykırı olduğundan bahisle kanun yararına bozulması ihbarında bulunmuştur.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 18.08.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünü kovuşturma izni verilmesine ilişkin kararın idari işlem olması nedeniyle taraflara tebliğ edilmesi gerektiği , söz konusu paylaşımın hakaret suçunun unsurlarını ihtiva ettiği neticeten verilen kararlarının hukuka ve yasaya aykırı olduğundan mercii kararının kanun yararına bozulması hususunda görüşte bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel MüdürlüğününAdalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 26.10.2021 gün ve 94660652-105-39-8858-2020-Kyb sayılı yazılı istemi ileKırklareli Sulh Ceza Hakimliğinin 02/04/2020 tarihli ve 2020/1109 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    III- HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan Adalet Bakanı/adına Yardımcısınca kovuşturma izni verilmeyen şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara vaki itirazın reddine dair mercii kararında isabet bulunup bulunmadığına yönelik uyuşmazlık bulunmakta ise de öncelikli sorun, istemin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağı hususundadır.
    IV- HUKUKİ MEVZUAT
    a-)5237 sayılı TCK'nın
    Cumhurbaşkanına hakaret
    Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) (Değişik: 29.6.2005-5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
    (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
    b-)5271 sayılı CMK'nın
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2) (Değişik: 2.1.2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1.2.2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
    (3) (Ek: 11.4.2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
    Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
    Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik: 18.6.2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik: 25.5.2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
    (6) (Değişik: 2.1.2017-KHK-680/11 md.; Aynen kabul: 1.2.2018-7072/10 md.) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
    c-) Adalet Bakanlığının 18/1 sayılı Genelgesi;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesi gereğince kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlı olan “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu nedeniyle yapılan soruşturma işlemleri ile anılan Kanun'un “Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” kenar başlıklı 301’inci maddesinde yer alan suçlardan dolayı kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı olmaktan çıkarıldığına ilişkin hususları vurguladığımız 01.01.2006 tarihli ve (18) No'lu Genelgenin; TCK'nın 301'inci maddesinde 30.4.2008 tarihli ve 5759 sayılı Kanunun 1 ’inci maddesi ile yapılan değişiklik sonucu bu maddede yazılı suçlarda soruşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlanması karşısında güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
    Bu kanuni düzenleme sebebiyle; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299 ve 301' inci maddelerinde yer alan suçların soruşturma evresinde, işin sürüncemede kalmaması için lüzumsuz yazışma ve gecikmelere sebebiyet verilmemesi bakımından aşağıda yer alan hususların hatırlatılmasında yarar görülmüştür.
    Bilindiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24’üncü maddesinde din ve vicdan hürriyeti, 25’inci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyeti, 26’ncı maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, 27’nci maddesinde ise bilim ve sanat hürriyeti düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesinde düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, 10'uncu maddesinde ise ifade özgürlüğü yer almıştır.
    Nitekim, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kararlarına göre de, temel hak ve özgürlüklerden biri olan “düşünceyi açıklama özgürlüğü”; demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden ve toplumun ilerlemesi ve her bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini oluşturmaktadır. Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının Avrupa İnsan Haklan Mahkemesince yapılan yorumunda bu “hürriyet”; sadece toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli sayılmış ve bunun demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan çok seslilik, tolerans ve hoşgörünün gereği olduğu vurgulanmıştır.
    Diğer taraftan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun;
    ...
    Bu itibarla:
    İzne bağlı olan bu suçlar hakkında yapılan soruşturmalarda, soruşturma veya kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı tutulmasındaki amaç da göz önünde bulundurularak:
    A) TCK'nın 299'uncu maddesi gereğince "kovuşturma" yapılması Adalet Bakanının iznine bağlı "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlarında:
    1- Soruşturmanın, kolluk makam ve memurlarına bırakılmayarak bizzat Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği bir Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması.
    2- Soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, kamu davası açılmasını gerektirecek şekilde suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, düzenlenecek evrakın, buna ilişkin gerekçeli düşünce de belirtilmek suretiyle fezlekeye bağlanarak ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, aksi durumda soruşturma evrakı gönderilmeden kanuni gereğinin mahallinde takdir ve ifa olunması.
    3- Kovuşturma yapılması izne bağlı olan suçu işlediği iddia olunan şüphelilerden hangilerinin tutuklu olduğunun fezlekede açıkça belirtilmesi yanında, fezlekenin sağ üst köşesine de "Tutuklu-İş" ibaresinin belirgin bir şekilde yazılması.
    4- Şüpheliye isnat edilen suçun: ne şekilde ve hangi sözlerin sarf edilmesi suretiyle işlendiğinin fezlekede açık bir şekilde belirtilmesi.
    5- Olayın failine ait nüfus kayıtları ile akıl hastalığına duçar veya akli maluliyete müptela olanların raporlarının mutlaka soruşturma evrakına eklenmesi.
    6- Kovuşturması izne bağlı suçun birden fazla olması durumunda, şüphelinin bütün suçları ile ilgili olarak izin talebinde bulunulması.
    7- Kovuşturma izni alınmadan kamu davasının açılması ve mahkemece bu durumun tespiti ile durma kararı verilerek dosyanın Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi durumunda: sanığın hangi suçundan dolayı izin istenildiğinin açıkça belirtilmesi ve bu takdirde dahi evrakın Cumhuriyet savcısı tarafından fezlekeye bağlanarak gerekçeli düşünce belirtilmek suretiyle sunulması...
    Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.
    V- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sayılı 10.05.2011 tarih 6-80-90 sayılı 14.12.2010 tarih 4-210-259 sayılı 15.06.2010 tarih 9-117-146 sayılı 23.06.2009 tarih 9-30-177 sayılı gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Kanun koyucu belli suçların veya belli kişilerin bazı durumlarda işledikleri iddia edilen suçların soruşturulmamasında, “kamu yararı” görmüş ve bu hallerde soruşturma başlatılmasını izne bağlamıştır.
    Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp resen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması "Adalet Bakanının olur" una tabi kılınmıştır.
    İzin, Devletin iddia makamının sorması üzerine bir diğer devlet makamınca müşahhas olayda dava açılmasına kamu menfaati görüldüğünde belli suçlar bakımından kanunun koymuş olduğu engelin kaldırılmasıdır. İzin tam serbest değerlendirme yetkisine dayanan idari bir işlem olup ceza davasının açılmasındaki mecburilik prensibini yumuşatan bir çaredir (Kunter Yenisey, 5.12 (50) Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku/ 11 Baskı).
    Suçun soruşturulması için verilen izin, geri alınabilirken, kişiler için verilen izin geri alınamaz. Gerçekten iznin kabulünü gerektiren sebepler onu geri alınmasını da haklı gösterirler. Bu suçlardan dolayı muhakeme yapılmasının uygunluğunu takdir yetkisi bir makama verildiğinde ve hadise ve şartlara göre takdirin sonucu değişebileceğine göre evvelce izin verilmesinde mahzur görülebileceğini kabul etmek gerekir. Bu yetki ilk kez 1945 yılında Adalet Bakanı tarafından kullanılmıştır. (Kunter Yenisey, a. g. e 5.12 (50). dip not 90,) .
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan başlatılan soruşturmada Adalet Bakanınca kovuşturma izni verilmeyen şüpheli hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediği gerekçesi ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda, bu yönü ile hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde, idari işlemlere karşı yetki, şekil, neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenlerin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Takdir yetkisi kullanılarak verilen kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair Bakan işleminin hukuka uygunluğunun denetimi ya da denetimine tabi tutulup tutulmayacağı idari yargının konusudur. Bu bakımdan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin idari işleme karşı dava açılmasına engel bir hal teşkil etmediği gibi, 5271 sayılı Kanunun 172 ve 173 maddeleri çerçevesinde safahatta olağan usul ve yöntemlerle telafisi mümkün bulunan kararın, kanun yararına bozma yasa yoluna tabi olamayacağı anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
    V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.12.2021 tarih ve 2021/133116 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara