Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/5860 Esas 2015/12782 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5860
Karar No: 2015/12782
Karar Tarihi: 07.12.2015

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/5860 Esas 2015/12782 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2015/5860 E.  ,  2015/12782 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi



    Hakaret ve yaralama suçlarından sanık ..."nın, hakaret suçundan 765 sayılı TCK"nın 266/1, 269 ve 81/1. maddeleri gereğince ayrı ayrı üç kez 4 ay 20 gün hapis ve 1141 TL adlî para cezası, yaralama suçundan 765 sayılı TCK"nın 456/4, 271/1 ve 81/1. maddeleri gereğince 3 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesi kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2014 gün ve 132611 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre sanık hakkında 765 sayılı Kanun"un 266/1.maddesi uyarınca kurulan hükümde temel cezanın takdiren asgari hadden tayin edildiğinin kabul edilmesine göre, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun"un 5/2 maddesinde, 765 sayılı Kanun"da öngörülen para cezalarında alt sınırın 450 Türk lirası olarak belirlendiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2007/10-108 esas, 2007/152 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, yasa koyucunun ayrıca adlî para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adlî para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, alt sınırdan uzaklaşmanın gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde, gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılarak yazılı şekilde adlî para cezası tayin edilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    I-Olay:
    Hakaret ve yaralama suçlarından sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda, Kırkağaç Asliye Ceza Mahkemesi"nin 12/03/2008 tarihli kararı ile, hapis ve adli para cezaları verildiği, sanığın yokluğunda verilen kararın, başka suçtan hükümlü olan sanık vasisine tebliğ edilerek, kararın temyiz edilmemesi üzerine kesinleştirilen hükmün infazı aşamasında, kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    765 sayılı TCK"nın 266. maddesi uyarınca verilen cezada hapis cezasının alt sınırdan verilmesine rağmen adli para cezasında gerekçe gösterilmeksizin alt sınırdan uzaklaşılmasının hukuka uygun olup olmadığına ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
    Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
    7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 19. maddesi: “Mevkuf ve mahkumlara ait tebliğlerin yapılmasını, bunların bulunduğu müessese müdür veya memuru temin eder.” hükmünü içermektedir.
    İnceleme konusu somut olayda; 12/03/2008 tarihli kararın sanığın yokluğunda verildiği, başka suçtan cezaevinde hükümlü olan sanığa gönderilen tebligatın sanığın 1 yıldan fazla hükümlü olması ve vasi tayini beklendiği gerekçesiyle cezaevi idaresince tebliğ alınmayıp iade edildiği, ardından gerekçeli kararın, sanığın vasisine tebliği yapılarak, temyiz talebinde bulunulmaması üzerine kararın kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.
    Sanığın yokluğunda verilen karar Tebligat Kanunu"nun 19. maddesi uyarınca kendisine yöntemince tebliğ edilmeden, ayrıca ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde öngörülen sanığın "bizzat kendini savunma hakkı"nın ihlali sonucunu doğuracak biçimde yalnızca vasiye yapılan tebligatla yetinilmesi karşısında, kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün, sanık ..."ya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
    2- Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanık ..."ya bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 07.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara