Esas No: 2016/4378
Karar No: 2016/9217
Karar Tarihi: 05.12.2016
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2016/4378 Esas 2016/9217 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mala zarar verme suçundan suça sürüklenen çocuklar ... ve ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 151/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince ayrı ayrı 2.000,00’er Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmalarına, 6222 sayılı Kanun"un 18/2 yollamasıyla 18/1. maddesi gereğince kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıl süre ile haklarında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmalarına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2014 tarihli ve 2013/232 esas ve 2014/127 sayılı sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14.10.2016 gün ve 94660652-105-53-11745-2015 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/10/2016 gün ve 2016/382608 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre;
1-Kayden 25/11/1996 doğumlu..., 05/12/1996 doğumlu..., 26/01/1996 doğumlu... ve 21/01/1997 doğumlu..."ın suçun işlendiği 27/10/2013 tarihinde 18 yaşını ikmâl etmedikleri anlaşıldığından haklarında tayin olunan cezalardan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında,
2-Kayden 06/12/1998 doğumlu olup, suçun işlendiği 27/10/2013 tarihinde 15 yaşını ikmâl etmediği anlaşılan sanık ... hakkında tayin olunan cezadan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/2. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında,
3-Suça sürüklenen çocukların, suçun işlendiği tarihte 18 yaşını bitirmemiş bulunmalarına göre, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun"un 106/4. maddesi gereğince hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde hapse çevrilmesine karar verilemeyeceğinin gözetilmemesinde,
4-5237 sayılı Kanun"un 31/2. maddesi uyarınca; “fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olan kişilerin işledikleri fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluklarının olmayacağı, ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmedilmesinin gerektiği”, yine 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35/1. ve Çocuk Koruma Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 20/2. maddesi uyarınca; “fiili işlediği sırada oniki yaşını bitirmiş onbeş yaşını doldurmamış bulunan çocukların fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneklerinin ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin olup olmadığının takdiri bakımından, bu kişilerin bireysel özelliklerini ve sosyal çevrelerini ortaya koyan ve sosyal inceleme olarak adlandırılan incelemenin yaptırılmasında zorunluk bulunduğu; buna karşın mahkemece suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuk ... hakkında işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişip gelişmediğine dair adli rapor aldırılmadığı gibi, suça sürüklenen çocuğa yönelik olarak işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin takdirinde göz önünde bulundurulmak üzere sosyal inceleme yaptırılmadan hüküm kurulmasında,
5-Çocuk Koruma Kanunu"nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Kanun"un 35. maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği takdirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu, buna karşın mahkemece suç tarihinde 15-18 yaş grubunda olan suça sürüklenen çocuklar ....ile....hakkında bu rapor aldırılmadığı gibi bu hususta herhangi bir gerekçe gösterilmeden karar verilmesinde, isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Fiili işlediği sırada 12-15 yaş grubu arasında bulunan suça sürüklenen çocuk Yasin Hüsrev’in, TCK’nın 31. maddesinin 2. fıkrası uyarınca işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamayacağı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği konusunda uzman doktor raporu alınıp sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gibi Çocuk Koruma Kanunu"nun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 20/1-7. maddesi ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 35. maddesi uyarınca, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının zorunlu olduğu ve bu çocuk hakkında TCK’nın 31/2. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi; öte yandan suç tarihinde 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuklar .... ve...’ın işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılması, rapora gerek görülmediği taktirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesi gerektiğinin göz ardı edilmesi ile bu çocuklar haklarında aynı kanunun 31/3. maddesi uyarınca indirim yapılmaması suretiyle fazla ceza tayin olunması, ayrıca tüm suça sürüklenen çocuklar yönünden hükmolunan cezalarda, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 106/4. maddesinde "Çocuklar hakkında hükmedilen adli para cezasının ödenmemesi halinde bu ceza hapse çevrilemez, bu takdirde onbirinci fıkra hükmü uygulanır" şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak ödenmeyen adli para cezalarının hapis cezasına çevrileceğine dair ihtarda bulunulması nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden ... Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 21.05.2014 gün ve 2013/232-2014/127 sayılı kararın, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 05.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.