Esas No: 2011/8492
Karar No: 2011/12322
Karar Tarihi: 06.12.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8492 Esas 2011/12322 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar intikal eden taşınmazların veraset ilamı ile kendilerine ketmedilmek suretiyle alındığını, ancak hasımlı iptal davası sonucu veraset ilamının iptal edildiğini ve 76 parselin kamulaştırıldığını iddia ederek tapu iptali, tescil ve tazminat istemişlerdir. Davaların kabulüne karar verilmiş ancak kararda çelişki bulunmaktadır. Mahkeme, bunu düşünüp iş kararına bırakmıştır. Davacılar vekili için duruşma avukatlık parası toplam 825 TL alınmasına hükmedilmiştir. Kanun maddeleri ise şöyledir: HMK.nun 186. (1086 sayılı HUMK. nun 376.), 297.(HUMK.nun 388.), 294/4.(HUMK. nun 38l/son) ve 298/2 (HUMK. nun 389.).
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL 16. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2010
NUMARASI : 2005/306-2010/79
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davalarda:
Davacılar, miras bırakanları C.’den intikal eden 74, 75 ve 76 parsel sayılı taşınmazların kendileri ketmedilmek suretiyle alınan veraset ilamı ile intikallerinin yaptırıldığını, hasımlı iptal davası ile veraset ilamının iptal edildiğini, 76 parselin kamulaştırıldığını ileri sürerek, tapu iptali, tescil ve tazminat isteklerinde bulunmuşlardır.
Bir kısım davalılar; davayı kabul etmişlerdir.
Davalı B. A., davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı M. yönünden taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine; davalı B.’ün 75 parsel sayılı taşınmazı iyiniyetli olarak satın aldığı gerekçesiyle 75 parsel yönünden davanın reddine, 74 parsel yönünden iptal tescil isteğinin 76 parsel yönünden de tazminat isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 06.12.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar M. A. vd. vekili Avukat ...ile temyiz edilen davalı asiller İ. A. Ö., N. E.geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden asli müdahil vekili Avukat, diğer temyiz eden davalı vekili Avukat, temyiz edilen davalı vekili Avukat ve temyiz edilen davalı asiller gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekil ve asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .....tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Davalar, ketmi verese hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil veya tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve 6100 sayılı HMK. nun 186. (1086 sayılı HUMK. nun 376.) maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hâkimin; HMK.nun 297.(HUMK.nun 388.) maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne varki, uygulamada söz konusu HMK. nun 294/4.(HUMK. nun 38l/son) maddesinin getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde HMK. nun 298/2 (HUMK. nun 389.) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hâkimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. Maddesi ile HMK. (HUMK.) nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek ‘kısa kararda davacı M.A.payı 192/24576 olarak, davacılar M. ve H.payları 128/24576 şar pay olarak gösterildiği halde gerekçeli kararda M.A.payı 128/24576 pay olarak, M. ve H.’a ise gerekçeli kararda yer vermemek suretiyle’ kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Diğer taraftan veraset belgesinin iptaline ilişkin Eyüp 2. S.H.M. 2006/818 Es. 1278 Kr. Sayılı ilamının da kesinleşme şerhi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, bozma nedenine göre sair hususlar incelenmeksizin hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 06.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.