Esas No: 2011/10819
Karar No: 2011/12230
Karar Tarihi: 05.12.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10819 Esas 2011/12230 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/07/2011
NUMARASI : 2010/312-2011/264
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan Ş. P."ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla 168 parsel sayılı taşınmazını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, satışın gerçek olmadığını ileri sürerek, muvazaa nedeniyle tapu kayıtlarının miras payları oranında iptaliyle adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, murisin ölünceye kadar bakım karşılığından, intifa hakkını üzerinde bırakarak taşınmazı temlik ettiğini, edimini ifa ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın temlikinin muvazaalı olduğu kabul edilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, bir kısım davacıların önerileri ile miras bırakan baba ve anneye bakılması amacıyla temlikin yapıldığını ve murislere de baktığını bildirip, davanın reddini savunmuştur. Çekişme konusu 168 parsel sayılı taşınmazı miras bırakan Ş."ın intifa hakkını uhdesinde bırakarak çıplak mülkiyetini davalı oğluna satış suretiyle temlik ettiği, davacıların miras bırakan Şaban"ın diğer mirasçıları oldukları sabittir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dinlenen tanıklar miras bırakan Şaban ile eşinin gelirlerinin olmadığını, temlik tarihinden öncesinde dahi davalının evinde, davalı ve aile efradı ile birlikte yaşadıklarını, bakımlarının davalı ve eşi tarafından yapıldığı, murisin 1990 yılında ölümünden sonra da davalının anneye bakmayı sürdürdüğünü bildirmişlerdir. Çekişmeli taşınmazın temlikinin satış şeklinde yapıldığı, sabit olup, hemen belirtilmelidir ki, satışın belirli semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin başka bir ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp belirli bir hizmet ya da emeğin de olabileceği, gerek yargısal uygulamalar ve gerekse öğretide kabul edilmiştir. Esasen yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların hukuki dayanağını teşkil eden 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olması halinde uygulanabileceği kabul edilmiştir. Yukarıda değinilen somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın temliki yaparken gerçek irade ve amacının mirasçıdan mal kaçırmak olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.