Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/1763 Esas 2021/4311 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1763
Karar No: 2021/4311
Karar Tarihi: 24.06.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2021/1763 Esas 2021/4311 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2021/1763 E.  ,  2021/4311 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29/07/2010 gününde verilen dilekçe ile tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istendiği halde HMK"nın 125. maddesi uyarınca devreden malike karşı tazminat talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/09/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Davacı vekili, müvekkilinin 2682 ada 4 parsel sayılı taşınmazda bulunan binanın 1960 yılından bu yana malik sıfatı ile zilyedi olduğunu, taşınmaza ilişkin vergilerin müvekkili tarafından ödendiğini, davalı belediyenin dava konusu yere kendi adına tapu çıkardığını belirterek, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece davanın reddine dair verilen ilk hükmün temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 25.09.2014 tarihli 2013/23815 Esas, 2014/17137 sayılı kararında; “... Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve 22.05.2012 tarihli ön inceleme duruşmasındaki beyanlarında, davacının dava konusu 2682 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bina yaparak 1960 yılından bu yana zilyet olduğu, taşınmazı delilleri arasında belirttiği Altındağ Anafartalar ... ada ... parsel 93 m2 yüzölçümünde ... isimli kişiye ait tapu tahsis belgesine dayanarak, evvelki tahsis malikinden devraldığı, 94m2 yerde gecekondusunun bulunduğu açıklamaları birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece davanın dayanağının TMK"nın 713/2 maddesinde yer alan zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil isteği olarak yorumlanması yanlış olmuştur. Mahkemece, davacının dayandığı tapu tahsis belgesi esas alınarak araştırma ve inceleme yapılıp, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, TMK"nın 713/2 maddesine dayalı olarak koşullar oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.” yer alan gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine Dairemizin 17.09.2018 tarihli, 2018/1574 Esas, 2018/5697 sayılı kararında; “Somut olaya gelince, dava konusu 2682 ada 4 parsel sayılı taşınmazın davalı ... ve dava dışı Ankara İl Özel İdaresi tarafından 13.06.2014 ve 18.01.2016 tarihlerinde iki ayrı pay devri ile (trampa ve kamu kurumlarının bedelsiz devri adı altında) dava dışı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı"na tapuda devredildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı HMK"nın 125. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği gözetilip neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak HMK m125 uyarınca davacı taraftan seçimlik hakkı sorulmuş; davacı tarafın davaya, devreden eski malike karşı tazminat davası olarak devam etmek istemesi üzerine yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile 186.120,00TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Kanunun 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.
    Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun ile bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25.maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763-864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
    -Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
    -Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
    -İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
    -Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
    -Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
    -Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
    -İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
    -Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
    Somut olaya gelince, davalı ... dava konusu taşınmazda paylı malik iken hissesini trampa suretiyle 18.01.2016 tarihinde devrettiği halde davacı taraf husumeti yeni malike yöneltmeyip davalıya karşı tazminat davası olarak devam etmiştir. Davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı tapu iptal ve tescil talep etmiş, sonraki beyanlarında taşınmazı satın aldığı önceki zilyedin tapu tahsis belgesine dayanmıştır. Ancak dosya kapsamında davacı tarafından sunulmuş kendi adına düzenlenmiş tapu tahsis belgesi bulunmadığı gibi tapu tahsis belgesi sahibi önceki zilyetten satın aldığı iddiasını da ispatlayamamıştır. Bu haliyle davacının geçerli bir belgeye dayanan zilyetliği bulunmadığından buna dayalı tazminat isteminin hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Davacı isteminin TMK m 713’te düzenlenen olağanüstü zamanaşımına dayalı tescil istemine yönelik olduğunun kabulü halinde ise m713/2’de yazılı koşulların oluşmadığı gözetilmeden tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara