Esas No: 2011/10027
Karar No: 2011/11859
Karar Tarihi: 28.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10027 Esas 2011/11859 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2011
NUMARASI : 2010/323-2011/393
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, köye ait taşınmazların üzüm alım deposu yapılmak üzere davalıya devredildiğini, ancak davalının koşulu yerine getirmediğini ileri sürüp, tapu iptali ve köy tüzel kişiliği adına tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, resmi akitte taşınmazların bedel karşılığı devredildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Davalı, davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, davacı köye ait dava konusu taşınmazların üzüm alım deposu yapılmak üzere bağışlanmak istendiği, ancak taşınmazların 04.07.1994 tarihinde satış suretiyle davalıya temlik edildiği, ne var ki, köy dernek kararından davalı kurumun yönetim kurulu toplantı tutanağından ve kaymakamlık olurundan taşınmazların davalıya bağışlandığı halde mevzuat gereği resmi akitte satış şeklinde gösterildiği nitekim taşınmazlardan bir kısmı üzerine üzüm alım deposu olarak kullanılan bina inşa edildiği, dolayısı ile temlikin koşullu bağış olduğu anlaşılmaktadır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir.
Bilindiği üzere; bağıştan dönme (rücu) bağışlayanın tek yanlı beyanı ile geriye yürür biçimde (makable şamil) olarak hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu bir haktır. Bağışlayan koşullu veya mülkiyetli şekilde bağışta bulunmuşsa, bağışlanandan hukuka, ahlaka aykırı yada imkansız olmadığı sürece Borçlar Yasasının 241.maddesi uyarınca koşul veya mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Haklı bir neden olmaksızın yerine getirilmemesi halinde de aynı yasanın 244/3.maddesine dayanarak bağıştan dönme hakkını kullanıp verdiğini geri isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, bağış sözleşmesindeki koşul veya mükellefiyetin niteliğinin kapsamının yerine getirilme zamanının tam olarak tespiti büyük önem taşır. Bu itibarla salt kullanılan sözlerin değil, tarafların gerçek iradelerinin ve bağışlayanın asıl amacının ortaya çıkarılması gerekir. Ayrıca, amacın gerçekleşmeyeceğinin kesin biçimde anlaşılması tarihi ile bu tarihten itibaren Borçlar Yasasının 246.maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur. Diğer taraftan Borçlar Yasasının 246/1.maddesinde düzenlenen süre hak düşürücü süre olup, bu sürenin geçirilip geçirilmediğini hakimin resen araştırılması gerekeceği tartışmasızdır. Ancak, mahkemece bu yön üzerinde durulmuş değildir.
Hal böyle olunca, Borçlar Yasasının 246.maddesi değerlendirilerek davanın süresinde açılıp açılmadığının saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalının, temyiz itirazları değinilen yön itibarı ile yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.