Taraflar arasında görülen davada;
Davacı , 111 ada 96 parsele davalı ile 1/2 paylı malik olduklarını, davalının taşınmazı tek başına tasarruf ettiğini, semerelerinden yararlanamadığını ileri sürerek payına elatmanın önlenmesini ve ecrimisil istemiştir.
Davalı, davacı ile taşınmazı paylaştıklarını, davacının payını ektiği dönem için kira verdiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ile davalının taşınmaza paydaş oldukları halde, davalının taşınmazın tamamını kullandığından elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, tarafların taşınmaza paydaş olmalarına , dava gününe kadar davacının davalıya intifadan men ihtarında bulunmamasına göre; ecrimisil yönünden istemin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, elatmanın önlenmesine, ecrimisil isteğinin ise reddine karar verilmiştir.
Hüküm yalnızca davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden 96 parsel sayılı taşınmazda davacının 22.08.2006 tarihinde pay satın almak suretiyle paydaş durumuna geldiği, davanın açıldığı 24.06 2008 tarihine kadar davalıya herhangi bir ihtarda bulunmadığı, taşınmazın tamamını davalının tasarruf etiğini iddia ettiği, buna karşın davalının 2006"da tarlayı ektiğini ve 2007 yılında
biçtiğini, tasarruf ettiği dönemler için davacıya icar bedeli ödediğini savunduğu, mahkemenin hatırlatması üzerine davacı tarafından davalıya yemin önerildiği, yeminin de icra edildiği, ne var ki davacı vekiline verilen vekaletnamede bu konuda bir yetki bulunmadığı anlaşılmaktadır. Öyle ise yemine ve ilişkin olduğu vakıalara hukuksal sonuç bağlanmasına yasal olanak yoktur. Öte yandan bedel ödendiği gerekçesi ile ecrimisil talebinin reddi davacı tarafından temyiz edilmemekle kesinleşmiş olup davalı yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Ayrıca, mahkemece yapılan keşif sonrası düzenlenen fenni bilirkişi rapor ve krokisinden davalının davalı parselin (A) harfi ile gösterilen bölümünü tasarruf ettiği, kalan bölümün ise boş olduğu görülmektedir.
Bu durumda davalının davacıyı infadan men ettirecek ( yararlanmadan engelleyecek) biçimde taşınmazı kullanmadığ; davacının muvafakatı ile ve bedel karşılığı tasarruf ettiği, davacının taşınmazda kullanabileceği yer bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Hal böyle olunca, tümden reddedilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.