Esas No: 2011/9496
Karar No: 2011/11391
Karar Tarihi: 03.11.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9496 Esas 2011/11391 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2011
NUMARASI : 2010/209-2011/91
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, davalılar adına tapuda kayıtlı 1180 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne dair verilen karar, Dairece; “... dava konusu 1180 parsel sayılı taşınmazın, 28.02.1937 tarihinde kadastro ile tescil edilen 938 ve 939 sayılı parseller ile 1073 parsel sayılı 14.03.1957 tarihinde yeniden tescil ile Samandağ Belediyesi adına oluşturulan taşınmazın 21.8.1959 tarihinde tevhit edilip, aynı gün ifrazen ayrılması sonucu meydana getirilen parsellerden oluştuğu, başka bir ifadeyle çekişmeli taşınmazın kökeninin kadastro ile tescilli taşınmazlar ile idarece yeniden tescille oluşturulan taşınmaza dayandığı, davanın 22.06.2004 tarihinde açıldığı, uzman bilirkişilerce düzenlenen rapor ve krokiye göre, çekişmeli taşınmazın tamamının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen kıyı kenar çizgisine göre 3621 sayılı Yasanın 4.maddesinde tanımı yapılan kıyıda kaldığının anlaşıldığı, hal böyle olunca; öncelikle yerinde uygulama yapılmak suretiyle çekişmeli taşınmazın 1073 sayılı yeniden tescil ile oluşturulan parselde kalan kısmı olup olmadığının saptanması, 938 ve 939 sayılı kadastral parseller kapsamı içerisinde kalan bölümü var ise 5841 sayılı Yasa gözetilerek bu kısım yönünden davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine, 1073 sayılı parselde kalan kısmı varsa, bu bölüm bakımından ise davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği” gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak, yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali, sicilin kütükten terkini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca işlem yapılarak 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükmü gereğince hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş olması, karar tarihi itibariyle doğru ise de, 5841 Sayılı Yasanın, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih, 2009/31 Esas, 2011/77 Esas sayılı kararı ile iptal edildiği ve iptal hükmünün 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır.
Öyle ise; kesin hüküm halini almamış ve usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, Anayasa Mahkemesinin anılan kararı karşısında mahkemece 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı doğrultusunda inceleme yapılması zorunlu hale gelmiştir.
Diğer taraftan, işin esası bakımından kabul kararı verilmesi halinde 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve eldeki davalara da uygulanması gereken 3402 Sayılı Yasanın 36.maddesine bazı ilave düzenlemeler getiren 6099 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca yargılama giderlerinden ve bu giderlerden sayılan avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağının gözetilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacı Hazine vekilinin, temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.