Esas No: 2011/9755
Karar No: 2011/11331
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9755 Esas 2011/11331 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AKÇAABAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2009
NUMARASI : 2007/350-2009/59
Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, davalılara ait 117 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, idarece tespit edilen kıyı kenar çizgisine göre 117 parsel sayılı taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun İptaline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 5841 sayılı yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi uyarınca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava ve birleşen dava, tapu iptal ve terkin isteğine ilişkindir.
Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve 23.7.2011 tarihinde de resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.3.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacının, temyiz itirazının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.