Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6318 Esas 2011/11186 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6318
Karar No: 2011/11186
Karar Tarihi: 01.11.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/6318 Esas 2011/11186 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı kısıtlı S.'in payının ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı vakfa temlik edildiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil, ayrıca noterde düzenlenen taahhütname uyarınca davalı vakfa ölünceye kadar bakım koşulu ile 60.000 TL bağışlandığı, ancak edimlerin yerine getirilmediği gerekçesiyle bağışlanan bedelin iadesi isteğiyle birleştirilerek dava açıldığı belirtilmiştir. Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir. Temyiz üzerine, dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından, bakım borcunun kaldıkları bakım evinde yerine getirilemeyeceği, koşulun ifa edilememesinde de davalı vakfın kusurundan kaynaklanan bir durum olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak, davacılara başka yurtlarda bakım olanağı sağlanıp sağlanmadığının resmi belge ve evraklar ile belirlenmesi gerektiği, Bk. 517 maddesi gözetilerek davacılara uygun bir iradın bağlanması gerektiği vurgulanmıştır. Kararda, ölünceye kadar bakım sözleşmelerine ilişkin BK'nun 511-517. maddeleri anlatılmıştır.
1. Hukuk Dairesi         2011/6318 E.  ,  2011/11186 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 21. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/11/2010
    NUMARASI : 2009/352-2010/403

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davalarda;
    Davacı, kısıtlı S."e ait 2 parseldeki payın ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı vakfa temlik edildiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil, birleşen dava ile de noterde düzenlenen taahhütname uyarınca davalı vakfa ölünceye kadar bakım koşulu ile 60.000.-TL bağışlandığını, davalının edimlerini yerine getirmediğinden bağışlanan bedelin iadesi isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan edimlerin eksiksiz yerine getirildiğini davacıların kendi kusurlu eylemleri sonucu bakım yurdundan ayrıldıklarını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 01.11.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat .... ile temyiz edilen vekili Avukat ....geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Birleşen davalar, tapu iptali ve tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davaların reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 2 parsel sayılı taşınmazdaki 8 nolu bağımsız bölüm davacı adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma koşuluyla 27.12.2006 tarihli akitle davalı vakfa temlik edildiği, ayrıca noterde düzenlenen taahhütname uyarınca ölünceye kadar bakım koşulu ile davalı vakfa 60.000.-TL bağışlandığı, davacıların bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davaları açtıkları anlaşılmaktadır.
    .Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.
    Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekir ki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. Maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesih etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
    Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hâkim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”
    Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkânlarının ortadan kalktığı ya da büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanı sıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.
    Somut olayda, davacılar tarafından davalı vakfa yapılan temliklerin bakım koşulu ile yapıldığı sabittir. Öte yandan, dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarından, tarafların bir araya gelerek bakım borcunun kaldıkları bakım evinde yerine getirilemeyeceği, koşulun ifa edilememesinde de davalı vakfın kusurundan kaynaklanan bir durum olmadığı, sonucuna varılmış ise de davalı vakıf savunmasında başka yurtlarda davacılara bakmayı vaat ettiğini, bir kısım beyanlarda da davacıların bir süre başka yurtlarda kaldıklarının belirtildiği, ancak bu hususun yeterince araştırılmadığı görülmüştür.
    Hal böyle olunca, öncelikle davacılara başka yurtlarda bakım olanağı sağlanıp sağlanmadığının resmi belge ve evraklar ile belirlenmesi, davalı tarafa atfedilecek bir kusur bulunamaması durumunda, Bk. 517 maddesi gözetilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda davacılara uygun bir iradın bağlanması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 01.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara