Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı ile aralarında 14.08.2006 tarihinde bayilik sözleşmesi imzalandığını ve kayden maliki olduğu 956 ada 513 parsel zemin kat 27 nolu bağımsız bölümünü ipragaz bayiliğini ifa etmesi koşuluyla davalının kullanımına tahsis ettiğini, ancak davalının sözleşme koşullarını yerine getirmemesi nedeniyle bayilik sözleşmesinin feshedildiğini ve taşınmazın boşaltılması konusu da belirtilerek davalıya ihtarname keşide edilmesine rağmen davalının taşınmazı tahliye etmediğini ve böylece fuzuli şagil konumuna düştüğünü ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuştur.
Davalı, 12.11.2004 tarihli protokolde çekişmeli taşınmazın kendisine devri konusunda hüküm bulunduğunu ve dükkan bedeli için verilen senetlerin davacı tarafından icra takibine konularak bu senetler karşılığında evinin satıldığını, buna göre dükkanın tarafına devredilmesi gerektiğini, ayrıca bayilik sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, taşınmazda fuzuli şagil olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait çekişmeli taşınmaza davalının haksız işgalde bulunduğu ve uzman bilirkişi raporunun hükme yeterli olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu 956 ada 513 parsel zemin kat dükkan nitelikli 27 nolu bağımsız bölümün kayden davacıya ait olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı; mahkemece de, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmaksızın çekişmeli taşınmaza elattığı belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, dava dilekçesinde 500Tl ecrimisilin 26.5.2009 tarihinden itibaren yasal faiziyle talep edildiği, mahkemece yapılan uygulama sonucu bilirkişi heyeti tarafından aylık 220.-TL olarak belirlenen ecrimisile ilişkin raporun hükme esas alındığı, nevarki, dönem sonları (somut olayda ay sonları) itibariyle faize hükmedilmesi gerekirken, 500Tl.nin tamamına 26.05.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmüş olması doğru olmadığı gibi; davada elatmanın önlenmesi isteği de bulunduğuna göre, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 16.maddesi hükmü uyarınca dava değeri elatılan taşınmazın dava tarihi itibariyle değeri ile hükmedilen ecrimisil toplamı olup, bu miktar üzerinden nispi karar harcı alınması gerekirken, sadece kabul edilen ecrimisil kısmı itibariyle harç tayini de isabetsizdir. Kaldı ki, kabule göre de, fazla yatırılan harcın davacıya iadesine karar verilip, devam eden bentte aynı –iadesine karar verilen- miktarı kapsar biçimde bu kez davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesi yönünde davacı yararına harca hükmedilmesinin de yasal olduğu söylenemez. O halde, davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.