Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9036 Esas 2011/10925 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/9036
Karar No: 2011/10925

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/9036 Esas 2011/10925 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, babasının diğer mirasçılardan mal kaçırmak için 2.eşi davalıya temlik ettiği taşınmazın iptali ve payları oranında tescilini istemiştir. Davalı ise miras bırakanın paylaşım yapmak istediğini ve muris muvazaası olmadığını savunmuştur. Mahkeme, temlik işleminin danışıklı olduğunu belirleyerek davayı kabul etmiştir. Yargıtay ise, muris muvazaası tespiti için eksiksiz delillerin toplanması gerektiğini belirterek mahkeme kararını bozmuştur.
Kanun Maddeleri:
- Türk Medeni Kanunu 652. madde (Taşınmaz üzerinde miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı)
- Medeni Kanun 706. madde (Saklı payı olan mirasçının geçersizliği isteme hakkı)
- Borçlar Kanunu 213. madde (Muvazaalı sözleşmeler)
- Tapu Kanunu 26. madde (Geçersiz tapu işlemleri)
- HUMK 428. madde (Bozma kararı verilebilecek haller)
1. Hukuk Dairesi         2011/9036 E.  ,  2011/10925 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 05/05/2011
    NUMARASI : 2009/135-2011/173

    Taraflar arasında görülen davada;  
    Davacı, miras bırakan babası H. M. Ş."in yaşlı ve hasta olduğu bir sırada diğer mirasçılarından  mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 18115 ada 1 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümü 2.eşi olan davalıya satış göstererek temlik ettiğini ileri sürüp, tapunun iptali ile payları oranında mirasçılar adına tescilini istemiştir.
    Davalı, miras bırakanın asıl amacının mal varlığını mirasçıları arasında paylaştırmak olduğunu, davacı ve dava dışı oğluna da taşınmaz verdiğini, miras bırakanın paylaşım dışı bıraktığı mal varlığının da bulunduğunu bildirip, davanın reddini savunmuş ve Türk Medeni Kanununun 652.maddesi uyarınca taşınmaz üzerinde miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını istemiştir.
    Mahkemece, işlemin danışıklı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
    Dava, başlangıçta ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olduğu halde, yargılama sırasında istek sadece muris muvazaasına hasredilmiş olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği  ve toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı H.M.Ş."in çekişme konusu 18115 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki 2 nolu bağımsız bölümün (meskenin) tamamını 04.10.2005 tarihli akitle ve satış yoluyla davalı eşine temlik ettiği görülmektedir.
    Davacı, söz konusu tasarrufun diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmış, davalı ise miras bırakanın temlikteki amacının mirastan mal kaçırma değil mirasın paylaştırılması amaçlı olduğunu savunmuş, murisin diğer mirasçılarına da taşınmazlar verdiğini bildirmiştir.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçek-ten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706., Borçlar Kanunun 213. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay  sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirascılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.  
    Hemen belirtmek gerekir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle  zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kararının uygulanamıyacağıda kuşkusuzdur.
    Buna göre, miras bırakandan tüm mirascılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve begeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirascıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. 
    Bu durumda, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler merciinden getirtilmeli, her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişilerden rapor alınmalı, böylece yukarda değinilen anlamda bir paylaştırma kasdının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmalıdır. Oysa mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin bu kapsamda olduğu söylenemez.
    Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek gerekli araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikatla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  26.10.2011  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara