Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/7989 Esas 2010/730 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/7989
Karar No: 2010/730

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/7989 Esas 2010/730 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme kararı, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve tesciline ilişkindir. Davacılar, tapuda gösterilen bedelin önalım hakkını engellemek için yüksek gösterildiğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacılar adına tescilini istemişlerdir. Davalı ise işlemin takas olduğunu savunmuş ve gerçek değerin tapuda gösterildiği gibi olmadığını ileri sürmüştür. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiş, fakat hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kararda, davalının işleminde muvazaa yapıldığı ve gerçekte takas olduğu iddiasında bulunamayacağı belirtilmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmazda satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanmasının T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı ifade edilmiştir. Kötü niyet iddiası ise davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerektiği belirtilmiştir.
Kararda, önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu taşınmazda eylemli taksim olup olmadığının belirlenmesi ve eylemli paylaşmanın varlığı tesbit edildiğinde paydaşlarının kullandıkları yerlerin krokide gösterilmesi gerektiği ve bu konuda denetime elverişli uzman bilirkişi raporu alınması gerektiği vurgulanmıştır.
Kanun maddeleri olarak, Tapu Kanunu'nun 35. maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi, ve İçtihadı Birleştirme Kararı (1951/17) gösterilmiştir.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/7989 E.  ,  2010/730 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve tesciline ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin paydaş olduğu taşınmazda davalının 24.5.2007 tarihinde 29.999.-TL ye pay satın aldığını,tapuda gösterilen bedelin önalım hakkını engellemek için yüksek gösterildiğini,bedelde muvazaa yapıldığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı payın iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.Davalı vekili ise işlemin gerçekte satış olmayıp takas olduğunu,bu nedenle önalım davası açılamayacağını,gerçek değerin tapuda gösterildiği gibi 29.999.-Tl olmayıp, 70.000.-TL olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
    1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerekçelere göre tapudaki işlemin tarafı olan davalının işlemde muvazaa yapıldığı, gerçekte takas olduğu iddiasında bulunamıyacağına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. .
    Önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu taşınmazda davalının 24.5.2007 tarihinde 29.999.-TL bedelle 1123/2400 pay aldığı anlaşılmaktadır.Davalı vekili yargılama sırasında 14.4.2009 tarihli dilekçesi ile dava konusu parselin imar uygulaması sonucu 1999 tarihinde oluştuğunu,belediyece oluşturulan imar parselinde paydaşların kendi yerlerini kullandıklarını, herkesin yerinin belli olduğunu belirterek fiili taksim savunmasında bulunmuştur.Yukarıda ilke kararında açıklandığı üzere fiili taksim savunması yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir. Mahkemece davalının fiili taksim savunması üzerinde durularak bu konuda davalının delillerinin toplanması varsa karşı taraf delillerinin de toplanıp değerlendirilmesi,İmar parselini oluşturan pay satanların paylarınıda gösterir kadastro parsellerinin getirttirilerek uzman bilirkişi marifetiyle mahallinde keşif yapılması, imar öncesi ve sonrası eylemli taksim olup olmadığının belirlenmesi ve eylemli paylaşmanın varlığı tesbit edildiğinde paydaşlarının kullandıkları yerlerin krokide gösterilmesi, bu konuda denetime elverişli uzman bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de davacı dava dilekçesinde tapuda gösterilen satış bedelinde muvazaa yapıldığını ileri sürmüşse de bu iddianın tanık ifadeleri ile kanıtlanamadığı, tapudaki işlemin tarafı olan satıcı tanığın ifadesine itibar edilemeyeceği, keşif delilinin tek başına muvazaa iddiasının kanıtlanmasına yeterli olmayacağı gözetilmeden keşfen belirlenen değer üzerinden önalım hakkının tanınmasıda doğru değildir.
    SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 1.2.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara