Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/13849 Esas 2012/17658 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/13849
Karar No: 2012/17658
Karar Tarihi: 28.12.2012

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/13849 Esas 2012/17658 Karar Sayılı İlamı

6. Hukuk Dairesi         2012/13849 E.  ,  2012/17658 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tahliye ve Alacak

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye ve alacak davasına dair karar, davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, kira alacağının tahsili ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, alacak istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, tahliye istemi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, dava dilekçesinde, davacıya ait mesa plaza alışveriş merkezinde bulunan 55 nolu taşınmazın davalı ..."e kiralanmasından sonra 1.8.2009 tarihli ek sözleşme ile tahliye edilerek yerine 53 nolu taşınmazın kiralandığını, taşınmazın aynı şartlar ve koşullarla 19.6.2009 tarihli devir sözleşmesi ile aylık 700 dolar (+ kdv) kira bedeli ile davalı ..."ya kiralandığını, ancak davacıya ait alışveriş merkezinde yapılan tadilatlar nedeniyle, kira bedelinde indirime gidilerek 2010 Nisan ayına kadar aylık kira bedelinin 206,50 dolar olarak kararlaştırıldığını, sözleşmeye göre aylık kira bedelinin her ayın ilk 5 günü içinde ödenmesi gerektiği halde, 2009 yılı Temmuz ayından 2010 yılı Aralık ayına kadar toplam 12.536,56 dolar kira bedeli ve 3,988,75 TL işletme alacağının ödenmemesi üzerine davalıya gönderilen ihtarnamenin tebliğine rağmen 30 günlük süre içinde ödeme yapılmadığını belirterek, 12.536,56 dolar kira alacağının ödenmesi gereken aylar itibariyle %3 sözleşme faizi ile birlikte ve 3,988,75 TL işletme alacağının ödenmesi gereken aylar itibariyle %6 faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve davalı ..."nun kiralanan taşınmazdan tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, cevap dilekçesinde, 19.6.2009 tarihli devir sözleşmesinde, taşınmazın devredildiği tarihten sonraki borçlardan devredenin sorumlu olacağına ilişkin düzenleme bulunmadığından, davalı ..."in kira sözleşmesinin devrinden sonraki kiralardan ve işletme giderlerinden sorumlu olmadığını, sözleşmenin devrinden önceki tüm borçları davacıya ödediğini, davalı ..."nun sorumluluğunun sözleşmeyi devraldığı 19.6.2009 tarihinden itibaren başladığını, bu tarihten önceki kira bedelleri ve işletme giderlerinden sorumlu olmadığını, 19.6.2009 tarihinden sonraki kira bedelleri ve işletme giderleri ödendiğinden davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde değildir.
    1- Davacı şirket ile davalı ... arasında 55 nolu daire için düzenlenen 1.1.2008 tarih ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi, 12.6.2009 tarihli ek sözleşme ve yine davacı şirket ile davalı ... ve davalı ... arasında düzenlenen 19.6.2009 tarihli kira devir sözleşmesi hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. 19.6.2009 tarihli devir sözleşmesi ile
    davalı ..., davalı ... ile davacı şirket arasında düzenlenen 1.1.2008 tarihli kira sözleşmesini ve 12.6.2009 tarihli ek sözleşmeyi aynen kabul ve taahüt ederek devralmıştır.
    Davacı vekili dava dilekçesinde, devir tarihinden sonraki ödenmeyen kira alacakları ile birlikte devir tarihinden önce oluşan işletme alacağı ve devir tarihinden sonra ödenmeyen işletme alacağını tahsilini talep etmiştir. Taraflar arasında düzenlenen kira devir sözleşmesinde sözleşmeyi devralan kiracının devir tarihinden önceki kira ve işletme alacaklarını da devraldığına ilişkin bir düzenleme bulunmaması karşısında davalı ... devreden kiracı sıfatıyla, devir tarihine kadar olan kira alacağı ve işletme giderlerinden, davalı ... ise devir tarihinden sonra oluşan kira alacağı ve işletme giderlerinden sorumlu olacaktır.
    Ancak, davacı vekili dava dilekçesinde ve yazılı beyanlarında davalı ..."in kira devir sözleşmesinin müşterek ve müteselsil kefili bulunduğunu belirterek, tüm alacak kalemlerinin davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Taraflarca kabul edilen kira devir sözleşmesi davalı ... tarafından devreden kiracı sıfatıyla imzalanmıştır. Davacı vekilinin kira devir sözleşmesi ekinde sunduğu"" kiralanan yerin fiilen tahliyesine kadar geçecek süre için kiracının tüm borçlarını kapsamak üzere müşterek ve müteselsil kefil"" yazılı belgenin davalı ... tarafından imzalandığı anlaşılmışsa da, kefilin sorumlu olduğu dönem ve ve miktar belirsiz olduğundan talep edilen kira alacağı ve devirden sonra oluşan işletme alacağına ilişkin olarak kefilin sorumluluğundan sözedilemez. Bu durumda kefil hakkında devirden sonra doğan kira ve işletme alacağı yönünden istemin reddine karar verilmesi gerekirken, müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesi doğru değildir.
    2- a)Davacı vekilinin tahliye yönünden temyiz itirazlarına gelince; yargılama sırasında dava konusu kiralananın tahliyesi karşısında, tahliye istemi konusuz kaldığından, tahliye konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği halde, tahliye isteminin haklılığı karşısında, karar tarihinde yürürlükte bulunan...uyarınca davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi ve yargılama giderlerinin paylaştırılmasında bu hususun gözetilmemesi doğru değildir.
    b) Davacı vekilinin alacağa ilişkin temyiz itirazlarına gelince;davacının dava dilekçesi ve 14.7.2012 tarihi cevaba cevap dilekçesi ve ekinde yer alan çizelge ve açıklamalardan, hesapta dikkate alınan bir kısım ödemeleri dava konusu edilmeyen alacağa mahsup ettiği anlaşıldığına göre; davacının ihtarname ve ekinde sunduğu hesap belgesi ve yargılama aşamasındaki açıklamalarına göre 2008"den devren gelen borcu da talep ettiğinin anlaşılması karşısında, bu yönden tarafların beyan ve delilleri alınmadan, ödeme ekstreleri ve bilirkişinin dikkate aldığı ödemelerden bir kısmının dava konusu edilmeyen önceki dönem alacağına mahsup edilip edilmeyeceği üzerinde durulmadan düzenlenen ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmesi doğru değildir.
    Hüküm bu nedenlerele bozulmalıdır.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 28.12.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



    Hemen Ara