Esas No: 2012/17639
Karar No: 2012/17202
Karar Tarihi: 24.12.2012
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2012/17639 Esas 2012/17202 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Önalım
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptali ve davacı adına tescili, birleşen dava ise el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir Mahkemece asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken, bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.02.1951 gün ve 17/1 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Olayımıza gelince; dava konusu edilen 928 parsel sayılı taşınmaz, tarla niteliğinde 7336,08 m2 yüzölçümünde olup, paydaşlarından ... 1/4 payını 11/07/2007 tarihinde 60.000 TL bedelle davalı ..."a satmıştır. Dava konusu parselde davacının 3/4, davalının 1/4 payı bulunmaktadır. Taşınmaz öncesinde 1/4 er payla ... çocukları ..., ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken bunlardan ..., ... ve ...’nin paylarını davacıya devrettikleri paydaşlardan ...’nin ise davaya konu pay satışı ile payını davalı ...’a devrettiği anlaşılmaktadır.
Davalının taşınmazın paydaşları arasında fiilen bölünerek kullanıldığı yönündeki savunması üzerine, yerinde yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişiler, önceki paydaşlar olan olan ..., ..., ... ve ...’nün taşınmaz zemin üzerinde dörde böldüklerini beyan etmişler, dinlenen tanıklar da taşınmazı ..., ..., ... ve ... tarafından zeminde dörde bölündüğünü bildirmişlerdir.
Savunmayı doğrulayan mahalli bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre taşınmazın önceki paydaşları tarafından işaretlenerek bölündüğü ve fiili taksimin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Davalıya pay satışından önce satıcının fiili kullanımına karşı çıkmayan ve bu konuda bir hak iddia etmeyen davacının, tapuda yapılan pay satışından yararlanarak önalım hakkını kullanması dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Bu nedenle asıl davada fiili taksim oluştuğundan davanın reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi, karşı dava olarak açılan el atmanın önlenmesi davasının fiili taksim olgusuna göre değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu karşı davanın reddine karar verilmesi de isabetsizdir.
Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere iadesine, 24/12/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.